Page 746 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 746
aynalı göz vardır. Oysa evrimcilerin kabulüne göre, kabuklular sınıfına dahil edilen tüm canlıların ortak
bir atadan evrimleşmiş olmaları gerekir. Eğer bu iddiayı kabul edecek olursak, "yansıtma tipi" aynalı göz
yapısının da "kırılma tipi" mercekli göz yapısından evrimleştiğini kabul etmek durumunda kalırız.
Ancak böyle bir dönüşüm imkansızdır. Çünkü her iki göz yapısı da kendi sistemleri içinde mükemmel
çalışmaktadır ve hiçbir "ara" aşama işe yaramayacaktır. Kabuklu bir canlının gözlerindeki merceğin yavaş
yavaş yok olması ve eskiden merceğin bulunduğu yerde aynalı yüzeylerin oluşması, canlıyı henüz ilk aşa-
mada görme yeteneğinden yoksun bırakacak ve dolasıyla doğal seleksiyon mekanizmasında elenmesine
neden olacaktır.
Açıktır ki, her iki göz yapısı iki ayrı plan üzerine tasarlanmış ve ayrı ayrı yaratılmıştır. Bu gözlerde öy-
lesine kusursuz bir geometrik düzen vardır ki, bunların tesadüfen var olduğunu düşünmek büyük bir saç-
malıktır.
Kulaktaki Tasar›m
Canlılardaki indirgenemez kompleks organların bir diğer ilginç örneği ise, duyma organlarımız olan
kulaklarımızdır.
Duyma işlemi, bilindiği gibi havada yayılan titreşimlerle başlar. Bu titreşimler kulak kepçesinde güç-
lendirilir. Araştırmalar, kulak kepçesinin konka adı verilen kısmının bir tür megafon görevi yaptığını ve
ses dalgalarını dış kulak yolunda yoğunlaştırdığını göstermektedir. Bu şekilde ses dalgalarının şiddeti ar-
tar.
Böylece güçlendirilen ses, dış kulak yoluna girer. Dış kulak yolu, kulağın kepçeden, zara kadar olan
kısmıdır. Yaklaşık üç buçuk santimetre uzunluğundaki dış kulak yolunun ilginç bir özelliği, düzenli ola-
rak salgılanan kulak sıvısıdır. Bu sıvı, bakterileri ve böcekleri kulaktan uzak tutan antiseptik bir içeriğe sa-
hiptir. Dış kulak yolunun yüzeyindeki hücreler ise, dış yöne doğru bir spiral oluşturacak şekilde dizilmiş-
tir. Bu sayede kulak sıvısı hep kulaktan dışarı doğru akar.
Dış kulak yolundan bu şekilde geçen ses titreşimleri, kulak zarına varır. Kulak zarı öylesine hassastır
ki, molekül boyutundaki titreşimleri bile algılar. Kulak zarının bu hassasiyeti sayesinde, gürültüsüz bir or-
tamda, sizden metrelerce uzakta fısıldayan bir insanı kolaylıkla duyabilirsiniz. Ya da iki parmağınızı bir-
birine yavaşça sürterek elde ettiğiniz titreşimi işitebilirsiniz. Zarın bir diğer olağanüstü özelliği ise, bir tit-
reşim aldıktan sonra, hemen tekrar normal durumuna dönmesidir. Yapılan hesaplamalar, kulak zarının, en
hassas olduğu ses titreşimlerini bile aldıktan sonra, saniyenin binde dördü kadar bir zaman sonra tekrar
hareketsiz hale geçtiğini göstermiştir.
Eğer zar bu denli hızlı bir biçimde
hareketsiz hale dönmeseydi, duydu-
ğumuz her ses kulağımızın içinde
yankı yapardı.
Kulak zarı, kendisine ulaşan tit-
reşimleri güçlendirerek orta kulak
bölgesine aktarır. Burada birbiri ile
çok hassas bir dengede temas eden
üç küçük kemik vardır. Örs, çekiç ve
üzengi olarak bilinen bu üç kemik,
zardan kendilerine ulaşan titreşimle-
ri yükseltirler.
Ancak orta kulağın bir de aşırı
derecede yüksek sesleri aşağı indir-
mek gibi bir tür "tampon" özelliği de
vardır. Bu özellik, örs, çekiç ve üzen-
gi kemiklerini kontrol eden, vücudun
744 Yarat›l›fl Atlas› Cilt 2