Page 744 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 744

kaç tane değil, milyonlarca protein tarafından gerçekleştirildiği için, hücrenin içindeki cGMP oranı hızla

                  düşer.
                       Peki tüm bunların görmeyle ilgisi nedir? Bu sorunun cevabını bulmak için, bu ilginç kimyasal reaksi-
                  yon zincirinin son aşamasına bakalım. Hücrenin içindeki cGMP yoğunluğunun düşmesi, hücrenin içinde-

                  ki "iyon kanalları"nı etkileyecektir. İyon kanalları dediğimiz şey, hücre içindeki sodyum iyonlarının sayı-
                  sını düzenleyen proteinlerdir. Normalde cGMP molekülleri, hücreye dışarıdan sodyum iyonları taşımak-
                  ta, bir başka molekül de fazla iyonları dışarı atmakta ve böylece denge sağlanmaktadır. Ancak cGMP mo-
                  leküllerinin sayısı azalınca, hücredeki sodyum iyonlarının da sayısı azalır. Bu sayı azalması, hücre içinde
                  elektriksel bir dengesizlik meydana getirir. Bu elektriksel dengesizlik, hücreye bağlı olan sinir hücrelerini

                  etkiler ve bizim "elektrik uyarısı" dediğimiz şey oluşur. Sinirler bunları beyne aktarır ve orada da "görme"
                  dediğimiz işlem yaşanır.     302
                       Kısacası tek bir foton, retinadaki hücrelerin tek birisine çarpmış ve birbirini izleyen zincirleme reaksi-

                  yonlar sayesinde hücrenin bir elektrik uyarısı üretmesini sağlamıştır. Bu uyarı, fotonun enerjisine göre de-
                  ğişir, böylece bizim "güçlü ışık", "zayıf ışık" dediğimiz kavramlar oluşur. İşin en ilginç yanlarından birisi,
                  üstte anlattığımız tüm bu karmaşık reaksiyonların, saniyenin en fazla binde biri kadarlık kısa bir sürede
                  olup bitmesidir. Daha da ilginç olan bir nokta, bu zincirleme reaksiyon tamamlandığı anda, hücre içinde-
                  ki özel bazı proteinlerin, 11-cis-retinal, rodopsin, transdusin gibi unsurları tekrar eski hallerine döndürmüş

                  olmasıdır. Çünkü göze her an yeni fotonlar çarpmaktadır ve hücredeki zincirleme sistem, bu fotonların her
                  birini yeniden algılamalıdır.
                       Burada kısaca özetlediğimiz bu görme işleminin aslında çok daha kompleks detayları vardır. Ancak bu

                  özet bile, ne kadar muhteşem bir sistemle karşı karşıya olduğumuzu göstermeye yeter. Gözün içinde öy-
                  lesine kompleks, öylesine iyi hesaplanmış bir sistem vardır ki, bu sistemin rastlantılarla ortaya çıkabilece-
                  ğini iddia etmek, açıkça akıl dışıdır. Sistem, tümüyle indirgenemez kompleks bir yapıya sahiptir. Eğer bir-
                  birleri ile zincirleme reaksiyona giren çok sayıda moleküler parçanın tek biri eksik olsa, ya da uygun ya-
                  pıya sahip olmasa, sistem hiçbir şekilde işlev görmeyecektir.

                       Bu sistemin Darwinizm'in canlılığa getirdiği "tesadüf" açıklamasına büyük bir darbe indirdiği açıktır.
                  Michael Behe, gözün kimyası ve evrim teorisi hakkında şu yorumu yapmaktadır:

                       Darwin'in 19. yüzyılda açıklayamadığı görme olayı ve gözün anatomik yapısı, gerçekten de hiçbir evrimci man-
                       tıkla açıklanamaz. Evrim teorisinin öne sürdüğü açıklamalar o kadar basittir ki, gözde yaşanan ve kağıda dö-
                       külmesi bile zor olan inanılmaz derecedeki kompleks işlemleri asla açıklayamaz.          303

                       Gözün indirgenemez kompleks yapısı, bir yandan Darwinist teoriyi Darwin'in deyimiyle "kesinlikle

                  yıkarken", bir yandan da canlılığı üstün akıl ve kudret sahibi Allah'ın yarattığını göstermektedir.


                       Istakoz Gözü


                       Canlılar dünyasında birbirinden çok farklı göz tipleri vardır. Biz genellikle omurgalılara has olan ve az
                  önce detaylarını incelediğimiz "kamera tipi göz" yapısını biliriz. Bu yapı ışığın kırılması prensibiyle çalışır.
                  Dışarıdan gelen ışık, gözün ön kısmındaki mercekten kırılarak geçer ve bu sayede gözün arka kısmında
                  odaklanır.

                       Ancak bazı canlıların gözlerinin yaratılışı, çok daha farklı sistemlerle işler. Bunlardan biri, ıstakozun
                  gözünde vardır. Istakoz gözü, "kırılma" değil, "yansıma" prensibiyle çalışır.
                       Istakoz gözünün ilk dikkat çeken özelliği, yüzeyinin çok sayıda kareden oluşmasıdır. Bu kareler, yan

                  sayfadaki resimde görüldüğü gibi, son derece düzgündür. Amerikalı biyolog Hartline, Science dergisinde-
                  ki bir makalesinde şöyle der:

                       Istakoz bugüne kadar gördüğüm en dikdörtgene benzemez canlıdır. Ama mikroskop altında, ıstakozun gözü
                       kusursuz bir grafik kağıdına benzemektedir.      304

                       Istakoz gözü üzerindeki bu düzgün kareler, aslında birer kare prizmanın ön yüzeyidir. Bu yapı, arıla-
                  rın peteklerine benzetilebilir. Bir peteği gördüğünüzde önce sadece altıgen bir yüzeyle karşılaşırsınız. An-






                742 Yarat›l›fl Atlas›  Cilt 2
   739   740   741   742   743   744   745   746   747   748   749