Page 739 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 739

Harun Yahya


















                                          ‹ND‹RGENEMEZ KOMPLEKSL‹K























                         arwinist teoriyi bilimsel bulgular karşısında sorgularken başvurulması gereken en temel kay-

                         naklardan biri, kuşkusuz Darwin'in kendi koyduğu kıstaslardır. Darwin, teorisini ortaya atar-
             D ken, bu teorinin nasıl yanlışlanabileceğine dair birtakım somut ölçüler de ortaya koymuştur.
             Türlerin Kökeni kitabında, pek çok yerde, "eğer teorim doğruysa" diye başlayan pasajlar yer alır ve Dar-
             win, bu pasajlarda teorisinin gerektirdiği bulguları tarif eder.

                 Darwin'in "eğer teorim doğruysa" diye başlayan söz konusu kıstaslarının önemli bir kısmı fosillerle
             ve "ara form"larla ilgilidir. Darwin'in bu yöndeki "kehanetlerinin" gerçekleşmediğini, aksine fosil kayıt-
             larının Darwinizm'in tam aksi bir sonuç ortaya çıkardığını önceki bölümlerde inceledik.
                 Bunların yanında, Darwin bizlere teorisini test etmek için çok önemli bir kıstas daha vermiştir. Öy-
             le ki, bu kıstas, Darwin'in teorisini "kesinlikle yıkabilecek" kadar somuttur. Darwin şöyle yazmıştır:


                 Eğer birbirini takip eden çok sayıda küçük değişiklikle kompleks bir organın oluşmasının imkansız ol-
                 duğu gösterilse, teorim kesinlikle yıkılmış olacaktır. Ama ben böyle bir organ göremiyorum.               296

                 Darwin'in buradaki kastını iyi incelemek gerekir. Bilindiği gibi, Darwinizm canlıların kökenini iki
             bilinçsiz doğa mekanizması ile açıklamaktadır: Doğal seleksiyon ve rastlantısal değişiklikler (yani mu-
             tasyonlar). Darwinist teoriye göre, bu iki mekanizma, canlı hücresinin kompleks yapısını, kompleks can-

             lıların vücut sistemlerini, gözleri, kulakları, kanatları, akciğerleri, yarasaların sonarını ve daha milyon-
             larca kompleks tasarımlı sistemi meydana getirmiştir.
                 Ancak son derece kompleks yapılara sahip olan bu sistemler, nasıl olur da iki bilinçsiz doğal etke-
             nin ürünü sayılabilir? İşte bu noktada Darwinizm'in başvurduğu kavram, "indirgenebilirlik" kavramı-
             dır. Söz konusu sistemlerin çok daha basit hale indirgenebileceklerini ve sonra da kademe kademe ge-

             lişmiş olabilecekleri iddia edilir. Her kademe, canlıya biraz daha avantaj sağlayacak, böylece doğal se-
             leksiyon vasıtasıyla seçilecektir. Daha sonra tesadüfen küçük bir gelişme daha olacak, bu da avantaj sağ-
             layıp seçilecek ve bu süreç devam edecektir. Bu sayede, Darwinizm'in iddiasına göre, önceden gözü ol-

             mayan bir canlı türü kusursuz bir göze sahip olacak, önceden uçamayan bir başka tür de kanatlanıp uçar
             hale gelecektir.
                 Bu hikaye evrimci kaynaklarda çok ikna edici ve makul bir hikaye gibi anlatılır. Oysa biraz bile dü-
             şünüldüğünde, ortada çok büyük bir yanılgı olduğu görülmektedir. Bu yanılgının birinci yönü, kitabın
             önceki sayfalarında incelediğimiz bir konudur: Mutasyonların geliştirici değil, tahrip edici bir mekaniz-

             ma oluşu. Yani canlılara isabet edecek rastlantısal mutasyonların bu canlılara "avantaj" sağlamaları, hem
             de bunu binlerce kez üst üste yapmaları, tüm bilimsel gözlemlere aykırı bir hayaldir.
                 Ancak yanılgının bir de çok önemli bir yönü daha vardır. Dikkat edilirse, Darwinist teori, bir nokta-

             dan bir başka noktaya (örneğin kanatsız canlıdan kanatlı canlıya) doğru giden aşamaların hepsinin tek




                                                                                                                          Adnan Oktar    737
   734   735   736   737   738   739   740   741   742   743   744