Page 130 - Hayatın Gerçek Kökeni
P. 130
HAYATIN GERÇEK KÖKEN‹
Kulak ve Burun Evrimi Hikayeleri
Kara memelileri ile deniz memelileri aras›nda öne sürülecek bir ev-
rim senaryosunun, bu canl› gruplar› aras›ndaki farkl› kulak ve burun ya-
p›lar›na aç›klama getirmesi gerekir. Önce kulak yap›s›n› ele alal›m. Kara
memelileri, biz insanlar gibi, d›fl dünyadaki sesleri kulak kepçeleri ile top-
lar, orta kulaktaki kemiklerle güçlendirir ve iç kulakta sinyallere çevirirler.
Deniz memelilerinin ise kulaklar› yoktur. Sesleri alt çenelerindeki özel tit-
reflim alg›lay›c› duyargalarla duyarlar. Bu iki yap› aras›nda kademeli bir
evrim mümkün de¤ildir. Kendi içinde mükemmel bir duyma sisteminden,
tamamen farkl› bir yap›ya sahip bir baflka sisteme kademeli evrimle geçil-
mesi mümkün de¤ildir. Çünkü ara aflamalar verimli olmayacakt›r. Yavafl
yavafl kulaklar›yla duyma yetene¤ini yitiren, çenesiyle duyma yetene¤i ise
henüz geliflmemifl bir canl› avantajl› de¤ildir.
Kald› ki, söz konusu "geliflme"nin nas›l sa¤lanabilece¤i sorusu da evrim
teorisini ç›kmaza sürüklemektedir. Evrimcilerin öne sürdükleri mekanizma
mutasyonlard›r ve canl›lara genetik bilgi ekledikleri hiçbir zaman görülme-
mifl olan mutasyonlar sonucunda, deniz memelilerinin son derece kompleks
alg› sistemlerine sahip olduklar›n› ileri sürmek, akla ayk›r›d›r.
Nitekim fosiller ortada hiçbir evrim olmad›¤›n› göstermektedir. Paki-
cetus ve Ambulocetus'un kulak sistemi, karasal memelilerinki ile ayn›d›r.
Sözde "evrim flemas›"nda bu iki kara memelisinin ard›ndan gelen Basilosa-
urus ise tipik bir balina kula¤›na sahiptir. Yani d›fl kulak kepçesiyle de¤il,
çenesine gelen titreflimlerle etraf›ndaki sesleri alg›layan bir canl›d›r. Ve Pa-
kicetus ve Ambulocetus'un kulak yap›s› ile, Basilosaurus'un kulak yap›s› ara-
s›nda hiçbir "geçifl formu" yoktur.
Benzer bir durum "kayan burun" hikayesi için de geçerlidir. Evrimci
kaynaklar, Pakicetus, Rodhocetus ve günümüz gri balinas›na ait üç kafatas›
iskeletini alt alta dizmekte ve bunlar›n bir "evrim süreci" oluflturduklar›n›
ileri sürmektedir. Oysa üç fosilin, özellikle de Rodhocetus ve günümüz ba-
linas›n›n burun yap›lar›, ayn› serinin ara formlar› olarak kabul edilemeye-
cek kadar farkl›d›r.
Dahas› nefes deliklerinin burundan enseye do¤ru "yürümesi", söz ko-
nusu canl›lar›n anatomisinde çok ciddi bir "yeniden dizayn" gerektirir ki,
bunun rastgele mutasyonlar yoluyla sa¤land›¤›na inanmak, hayal kur-
maktan baflka bir fley de¤ildir.
128