Page 132 - Hayatın Gerçek Kökeni
P. 132

HAYATIN GERÇEK KÖKEN‹

             organlar kazand›rma özelli¤i yoktur:
                 • Do¤al seleksiyon, sadece zaten var olan özellikleri seçebilir, yeni bir
             özellik üretemez.
                 • Mutasyonlar, canl›lara genetik bilgi eklemezler, sadece mevcut genetik
             bilgiyi tahrip ederler. Genetik bilgi ekleyen, (dolay›s›yla yeni bir organ veya
             biyokimyasal yap› oluflturan) bir mutasyon asla gözlemlenmemifltir.
                 Bu gerçekler ›fl›¤›nda National Geographic'in üstteki "flap›d›k flap›d›k
             hareket eden balinalar" masal›na bir kez daha bakarsak, asl›nda gerçekten
             de oldukça ilkel bir Lamarckç›l›k yapt›klar›n› görürüz. Dikkat edilirse Na-
             tional Geographic yazar› Douglas H. Chadwick, "her kuflakta giderek k›sa-
             lan ve çelimsizleflen arka ayaklar"dan söz etmektedir. Acaba nas›l olur da
             "her kuflakta" bir canl› türünde morfolojik de¤iflim, hem de belli bir yöne
             do¤ru de¤iflim olabilir? Bunun için; o türün her kuflaktaki kimi temsilcile-
             rinin bacaklar›n›n k›salmas›na neden olacak mutasyonlara u¤ramas›; bu
             mutasyonlar›n canl›ya baflka hiçbir zarar vermemesi; mutasyona u¤rayan
             bireylerin di¤erlerine göre avantajl› olup seçilmesi; bir sonraki kuflakta, ne
             tesadüfse yine ayn› genin ayn› noktas›n›n ayn› mutasyona u¤ramas›; bu-
             nun nesiller boyu hiç de¤iflmeden devam etmesi; tüm bunlar›n tesadüfen
             kusursuz gerçekleflmesi gerekir.
                 E¤er National Geographic yazarlar› buna inan›yorlarsa, "biz sülale ola-
             rak uçmay› çok seviyoruz, o¤lum da ne tesadüf bir mutasyon geçirdi ve
             koltuk altlar›nda kufl tüyünü and›ran birkaç küçük yap› belirdi. Torunum
             da ayn› mutasyondan geçecek ve tüyleri biraz artacak, bu nesiller boyu
             devam edecek ve sonunda sülalemiz kanatlan›p uçacak" diyen bir insana
             da inanabilirler. ‹ki hikayenin saçmal›k düzeyi ayn›d›r çünkü.
                 Bu durum, baflta belirtti¤imiz gerçe¤i, yani evrimcilerin, canl›lar›n ih-
             tiyaçlar›n›n adeta do¤adaki sihirli bir güç taraf›ndan karfl›land›¤›na dair
             bat›l inanc›n› ortaya ç›karmaktad›r. Gerçekte animist kültürde yer alan
             "do¤aya bilinç atfetme" inanc›, ne ilginçtir ki 21. yüzy›lda "bilim" kisvesi
             alt›nda karfl›m›za ç›kmaktad›r. Oysa Darwinizm'in ünlü elefltirmenlerin-
             den biri olan Fransa'n›n ünlü biyolo¤u Paul Pierre Grassé'nin belirtti¤i gi-
             bi, "hayal kurmay› yasaklayan bir kanun yoktur, ama bilim bu iflin içi-
             ne dahil edilmemelidir. 167
                 Fazla sözü edilmeden empoze edilmek istenen bir baflka senaryo da,
             söz konusu canl›lar›n vücut yüzeyleriyle ilgilidir. Karasal canl›lar oldukla-



                                              130
   127   128   129   130   131   132   133   134   135   136   137