Page 131 - Hayatın Gerçek Kökeni
P. 131

Gerçek Do¤a Tarihi -II-

                 National Geographic'in Lamarckç› Masallar›
                 Asl›nda, evrimci camian›n büyük bir bölümünün canl›lar›n kökeni
             hakk›nda temel bir bat›l inan›fllar› vard›r ve sorun da bundan kaynaklan-
             maktad›r. Bu bat›l inanç, canl›lara ihtiyaç duyduklar› organlar›, biyokim-
             yasal yap›lar› veya anatomik özellikleri kazand›ran adeta sihirli bir "do¤a
             gücü" oldu¤u düflüncesidir.
                 Bunu görmek için, Kas›m 2001 tarihli National Geographic'in "Balinala-
             r›n Evrimi" bafll›kl› yaz›s›ndaki baz› ilginç pasajlara göz atal›m:
                 … Bu civarda bulunan balinalar›n baz› atalar›n› gözümün önüne getirmeye
                 çal›flt›m… Her kuflakta giderek k›salan ve çelimsizleflen arka ayaklar›n› kul-
                 lanarak flap›d›k flap›d›k hareket etmeye çal›fl›yorlard›… Bir yandan arka ba-
                 caklar›, di¤er yandan da gövdelerini destekleyen kalça kemikleri giderek kü-
                 çülüyordu… Boyun k›sald›, böylece gövdenin ön k›sm›, suyu en az dirençle
                 yar›p geçmeyi sa¤layan boru biçiminde bir denizalt› gövdesini and›r›r bir
                 flekle girerken, kollar da dümen biçimini almaya bafllad›. D›fl kulaklara du-
                 yulan ihtiyac›n azalmas›yla, baz› balinalar sudaki sesleri do¤rudan alt çene
                 kemikleriyle alg›lay›p özel ya¤ yast›klar› üzerinden iç kula¤a iletiyorlard›.
                 Dikkat edilirse, tüm bu anlat›mlarda, evrimci mant›k örgüsü, sadece
             canl›lar›n de¤iflen ortama göre de¤iflen ihtiyaçlar› oldu¤unu belirtmekte
             ve bu ihtiyac› bafll› bafl›na bir "evrim mekanizmas›" olarak alg›lamaktad›r:
             Bu mant›¤a göre kendisine az ihtiyaç duyulan organlar yok olmakta, ihti-
             yaç duyulan yeni organlar kendi kendine ortaya ç›kmaktad›r!
                 Oysa biyoloji konusunda en temel bilgilere sahip olan bir kimse bile
             bilir ki, ihtiyaçlar›m›z organlar›m›z› kal›tsal olarak flekillendirmez. Bu, La-
             marck'›n "kazan›lm›fl özelliklerin sonraki nesillere aktar›lmas›" tezinin çü-
             rümesinden bu yana, yani yaklafl›k 100 y›ld›r, bilinen kesin bir gerçektir.
             Ama evrimci yay›nlara bak›ld›¤›nda, hala Lamarck'›n teorisiyle düflünü-
             yor gibidirler.
                 E¤er kendilerine itiraz ederseniz, "hay›r biz Lamarckç› de¤iliz, kast›-
             m›z, çevre flartlar›n›n canl›lar üzerinde evrimsel bir bask› oluflturdu¤u, bu
             bask› sonucunda uygun canl›lar›n seçildi¤i ve böylece türün evrimleflti¤i-
             dir" diyeceklerdir. Ama zaten konunun püf noktas› da buradad›r: Evrim-
             cilerin "evrimsel bask›" dedikleri fley, canl›lara ihtiyaca göre yeni özellikler
             kazand›ramaz. Çünkü bu bask›ya cevap verece¤ini umduklar› iki sözde
             evrim mekanizmas›, yani do¤al seleksiyon ve mutasyonun canl›lara yeni



                                              129
   126   127   128   129   130   131   132   133   134   135   136