Page 121 - Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye
P. 121

124                                                                                             MESNEVÎ-Î NURİYE

           ikrar  ile  "Mûcid,  Hâlık,  Rab,  Mâlik,  Kayyum  ancak  Allah'tır"  diye
           şehadetini ilân eder. Ve keza her bir zerre, her bir mürekkebat, muhtelif
           lisan ve delaletleriyle şu beyti terennüm ediyorlar:

                                             ِ
                                                                       ِ
                    ييَ     لامجْلا     َكاذ    ى لٰا ِ   لُك    د     و        ٌ َ    حا    ك       و   نسح      و       تّش    انتارابع
                       ِ ي
                                 َ
                                                                 َ ُ َ َ
                  ُ  ُ   َ َ                        ُ َ َ  ْ  َ ُ  ه َ
                  Evet her bir harf kendi vücuduna bir vecihle delalet eder. Amma
           Kâtibinin, Sâniinin Vücuduna çok vecihlerle delalet eder. Evet..
                                                         ِ
                                           ِ
                                                     ِ
                 ِ
                                                  ِ
                                   ِ
                 لء اسر    ك    َ َ  ْ    َلا   ي  ِ    ىلٰعَ ْ لاا  َ لَمْلا    نم    ۞      انَّاف    تانئاَكلا     روُط ُ      س    لمَات
                                                                     ْ َّ َ
                   ٓ ُ
                                                               َ ْ
                                                َ َّ َ
                                                        َ
                                         َ
                                     َ
                               ْ
                    َ
                  İ'lem  Eyyühel-Aziz!  Cam,  su,  hava,  Âlem-i  Misal,  Ruh,  Akıl,
           Hayal, zaman vesaire gibi, Tecelli-i Timsal akislere mahal ve mazhar olan
           çok şeyler vardır. Maddiyat-ı kesifenin timsalleri hem münfasıl, hem ölü
           hükmündedirler.  Çünki  asıllarına  gayr  oldukları  gibi,  asıllarının
           hâsiyetlerinden  de  mahrumdurlar.  Nuranîlerin  timsalleri  ise,  asıllarıyla
           muttasıl  ve  asıllarının  hâsiyetlerine  mâlik  ve  asıllarına  gayr  değillerdir.
           Binaenaleyh Cenab-ı Hak şemsin hararetini hayat, ziyasını şuur, ziyadaki
           renkleri duygu gibi yapmış olsa idi, senin elindeki âyinede temessül eden
           şemsin timsali seninle konuşacaktı. Çünki o, timsalinde oldukça harareti,
           ziyası, renkleri olurdu. Hararetiyle hayat bulurdu. Ziyasıyla şuurlu olurdu.
           Renkleri  ile  de  duygulu  olurdu.  Böyle  olduktan  sonra,  seninle
           konuşabilirdi.  Bu  Sırra  binaendir  ki,  Resul-i  Ekrem  (A.S.M.)  kendisine
           okunan bütün Salavat-ı Şerifeye bir anda vâkıf olur.

                                                      ِ
                  İ'lem  Eyyühel-Aziz!   لِلّا ناحبس  ve    دمحْلا  Cümleleri,  Cenab-ı

                                                    لِلّ
                                                     ه
                                       ه
                                                       ُ ْ َ
                                          َ َ ْ ُ
           Hakk'ı  Celal  ve  Cemal  Sıfatlarıyla  zımnen  tavsif  ediyorlar.  "Celal"
           Sıfatını  tazammun  eden لِلّا  نا  حب ُ َ ْ        س ,  abdin  ve  mahlukun  Allah'tan  baid
                                   ه
                                      َ
                                                        ِ
           olduklarına nâzırdır. Cemal Sıfatını içine alan    دم  ح   ْلا, Cenab-ı Hakk'ın
                                                       لِلّ

                                                        ه
                                                            َ ُ ْ
           Rahmetiyle abde ve mahlukata karib olduğuna işarettir. Meselâ biri Kurb,
           diğeri bu'd olmak üzere bize nâzır şemsin iki ciheti vardır. Kurb cihetiyle
           hararet ve ziyayı veriyor. Bu'd cihetiyle insanların mazarratlarından tahir
           ve safi kalıyor. Bu itibarla insan şemse karşı yalnız kabil olabilir, fâil ve
           müessir  olamaz.  Kezalik  -bilâ  teşbih-  Cenab-ı  Hak  Rahmetiyle  bize
           Karib olduğu cihetle Ona hamdediyoruz. Biz Ondan uzak olduğumuz
           cihetle Onu
   116   117   118   119   120   121   122   123   124   125   126