Page 122 - Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye
P. 122

HABBE                                                                                                                      125

          tesbih ediyoruz. Binaenaleyh Rahmetiyle Kurbüne bakarken hamdet.
          Ondan  baid  olduğuna  bakarken,  tesbih  et.  Fakat  her  iki  makamı
          karıştırma ve her iki nazarı birleştirme ki, Hak ve İstikamet mültebis
          olmasın. Lâkin iltibas ve mezc olmadığı takdirde, her iki makamı ve
          her     iki     nazarı     hem      tebdil ,     hem     cem'edebilirsin .     Evet

               ِ
           ِ ي
             دمحب  ِ  ه َ َ      َا   لِلّ    و  ناحب   س her iki makamı cem'eden bir cümledir.

          ه
             ْ
                            ُ ْ
                         َ
                 İ'lem Eyyühel-Aziz! Dört şey için dünyayı kesben değil, Kalben
          terketmek lâzımdır:
                 1-  Dünyanın  ömrü  kısa  olup,  sür'atle  zeval  ve  guruba  gider.
          Zevalin elemiyle, visalin lezzeti zeval buluyor.
                 2-  Dünyanın  lezaizi  zehirli  bala  benzer.  Lezzeti  nisbetinde
          elemi de vardır.
                 3- Seni intizar etmekte ve senin de sür'atle ona doğru gitmekte
          olduğun  "kabir",  dünyanın  zînetli,  lezzetli  şeylerini  hediye  olarak
          kabul  etmez.  Çünki  dünya  ehlince  güzel  addedilen  şey,  orada
          çirkindir.
                 4- Düşmanlar ve haşerat-ı muzırra arasında bir saat durmakla
          dost ve büyükler meclisinde senelerce durmak arasındaki müvazene,
          kabir ile dünya arasındaki aynı müvazenedir. Maahaza, Cenab-ı Hak
          da bir saatlik lezzeti terketmeye davet ediyor ki, senelerce dostlarınla
          beraber  rahat  edesin.  Öyle  ise,  kayıdlı  ve  kelepçeli  olarak
          sevkedilmezden evvel, Allah'ın Davetine icabet et.
                   لِلّا     ه    ناحبس   ف, Cenab-ı Hakk'ın insanlara Fazl u Keremi o kadar
                     َ َ
                           َ ْ ُ
          büyüktür  ki, insana  vedia  olarak  verdiği  malı, büyük  bir  semeni  ile
          insandan satın alır, ibka ve himaye eder. Eğer insan o malı temellük
          edip Allah'a satmazsa, büyük bir belaya düşer. Çünki o malı uhdesine
          almış  oluyor.  Halbuki,  Kudreti  taahhüde  kâfi  gelmiyor.  Çünki
          arkasına alırsa, beli kırılır; eli ile tutarsa, kaçar, tutulmaz. En nihayet
          meccanen fena olur gider, yalnız günahları miras kalır.
                 İ'lem  Eyyühel-Aziz!  Geceye  benzeyen  gençliğim  zamanında
          gözlerim uyumuş idi, ancak ihtiyarlık sabahıyla uyandım, mealinde olan:

                               ِ
                         ِ
              ِ
                  ي
              بيشم       حبصب     َّلاا ِ      هبتنت  ْ  َ      ۞            و      َ ل      ي تّبييبش    ِليَل ِ      ب    تمان  ْ َ َ      دق      ِ نِيع    و
                              ْ َ ْ َ
                                                    َ
                                                            ْ َ
                                                        ْ
                                                َ
                     ِ َ
                                                                          َ َ
                                                                       ْ
                      ْ ُ
          şiirin  şümulüne  dâhilim.  Çünki  gençliğimde  en  yüksek  bir  intibah
          şahikasına çıktığımı sanıyordum. Şimdi anlıyorum ki, o intibah intibah
   117   118   119   120   121   122   123   124   125   126   127