Page 359 - Risale-i Nur - Şualar
P. 359

ONDÖRDÜNCÜ  ŞUÂ                                                                                                             361


               B  e  n    d  e    d  e  d  i  m  :  "O  fenalıklar  ve  o  dinsizlikler,  o  gibi
           kumandanlara  mahsustur.  Ordu  onun  ile  mes'ul  olmaz.  Bu  Osmanlı
           ordusunda belki yüzbin Evliya var. Ben bu orduya karşı kılınç çekmem ve
           size  iştirak  etmem."  O  zâtlar  benden  ayrıldılar,  kılınç  çektiler,  neticesiz
           Bitlis  hâdisesi  vücuda  geldi.  Az  zaman  sonra,  harb-i  umumî  patladı.  O
           ordu,  Din  namına  iştirak  etti,  Cihada  girdi.  O  ordudan  yüzbin  Şehidler
           Evliya  mertebesine  çıkıp  beni  o  Davamda  tasdik  edib  kanlarıyla  Velayet
           Fermanlarını imzaladılar. Her ne ise.. biraz uzun söylemeye mecbur oldum.
           Çünki hiçbir hissiyatla ve haricî tesiratla müteessir olmamak mahiyetinin
           kat'î bir hassası bulunan Adalet Hakikatı namına, cüz'î ve hata hissiyat ve
           tarafgirlik  ile  bize  ve  Risale-i  Nur'a  karşı  müzeyyifane  hareket  eden  bir
           müddeiumumînin acib vaziyeti, beni bu uzun ifadeye sevketti.

               D ö r d ü n c ü   E s a s : Eskişehir Mahkemesi, yüzer Risaleleri ve
           Mektubları dört ay tedkikten sonra yalnız yüzyirmi adamdan, onbeş adama
           altışar  ay  ceza  ve  bana  da,  yüz  Risaleden  yalnız  bir-iki  Risalede  onbeş
           kelime  ile  bir  sene  ceza  verebildi.  Tarîkatçılık  ve  cem'iyetçilik  ve  şapka
           mes'elelerinde  beraet  ettirdiler.  Biz  dahi  o  cezayı  çektik.  Ondan  sonra
           Kastamonu'da çok defa taharrilerde hiçbir ilişiğimi bulmadılar. Ve kaç sene
           evvel Isparta'da mahrem ve gayr-ı mahrem Risale-i Nur'un bütün Eczaları
           bilâ-istisna  hükûmetin  eline  geçti.  Üç  ay  tedkikten  sonra  umumu  sahib-
           lerine iade edildi. Birkaç sene sonra, Denizli ve Ankara Mahkemelerinde
           bütün Risaleler iki sene kaldı. Tamamen bize iade edildi. Madem Hakikat
           budur: Beni ve Risale-i Nur'un Şakirdlerini ittiham eden ve o gibi kanun
           namına  kanunsuz  ve  garazla  ve  hissiyatla  bizi  muahaze  edenler,  elbette
           bizden evvel hem Eskişehir Mahkemesini, hem Kastamonu hükûmetini ve
           zabıtasını,  hem  Isparta  Adliyesini,  hem  Denizli  Mahkemesini,  hem
           Ankara'nın Ağır Ceza Mahkemesini ittiham edib, onları -varsa- suçumuza
           tam  teşrik  ediyorlar.  Çünki  bir  suçumuz  olsa  idi,  bu  üç-dört  hükûmet
           yakınında çok zaman tecessüsüyle görmedi veya aldırmadı ve iki mahkeme
           iki sene inceden inceye bakıp bilmedi veya aldırmadı; bizden ziyade onlar
           suçlu  olurlar.  Halbuki  bizde  dünyaya  karışmak  arzusu  bulunsaydı,  böyle
           sinek vızıltısı gibi değil, top güllesi gibi ses ve patlak verecekti.

               Evet 31 Mart'ta Divan-ı Harb-i Örfî'de ve mustafa kemal'in hiddetine
           karşı divan-ı riyasette, şiddetli ve dokunaklı ve serbest
   354   355   356   357   358   359   360   361   362   363   364