Page 225 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 225

ad nan o k t ar (haru n  y ahy a)




                 Yemekleri gasp ve yağmadır. Ganimetleri hile ile kazançtır..." (İmam Ahmed ve

                 Bezzar/Cem'ul Fevaid, Hadis No: 8110) sözleriyle münafıkların bu 'gaspçı, yağmacı
                 karakterlerine' ve 'hile ile sahtekarlık ve dolandırıcılık yaparak kazanç elde ettiklerine'

                 dikkat çekerek Müslümanları, münafıklardan gelebilecek böyle bir fitneye karşı tedbir
                 almaları için uyarmıştır.



                     MÜNAFIK, MÜSLÜMANLARIN SADECE MALINI-MÜLKÜNÜ DEĞ L,

                     GÜZELL KLER N , SAĞLIKLARINI, SEVG LER N , MUTLULUKLARINI,

                     ENERJ LER N  VE VAK TLER N  DE ÇALMAK  STER

                     Münafık karakterli bir insanın gasp etmeye ve çalmaya karşı olan hırs ve tutkusu

                 sadece mal, para, eşya gibi maddi değerler ile sınırlı değildir. Müslümanların zen-
                 ginliğine olduğu gibi, sahip oldukları her türlü manevi güzellik ve nimete karşı da

                 derin bir kıskançlık duyar. Kendi kin ve nefret dolu hayatında hiçbir zaman tatmadığı,
                 ama Müslümanların hayatlarının her anında en mükemmelini yaşadıkları bu manevi
                 nimetlerin her biri, münafık için bir 'yürek yarası'dır. 'Gençlikleri, güzellikleri, sağ-

                 lıkları, huzurları, mutlulukları, aşkı, sevgiyi, hayatın tadını, nimetlerin zevkini en
                 fazlasıyla ve en güzel şekilde yaşamaları' münafıkta bitmek tükenmek bilmeyen bir

                 öfkeye neden olur.
                     Münafık hayatı boyunca 'hiç kimse tarafından samimi bir sevgiyle sevilmemiş',
                 'hiç kimsenin gerçek anlamda saygısını kazanamamış' ve kimse için 'değerli bir

                 dost, yakın bir arkadaş' olmamıştır. Çevresindeki herkes tarafından hep 'horlanmış,
                 aşağılanmış, çıkar için kullanılmış' ama 'hiçbiri tarafından değer görmemiştir'. El-

                 bette ki iman edenler kendi içlerinde olup da münafıkane tavırlar gösteren kişilere de
                 yine şefkatle yaklaşır, bir ibadet olarak sevgi gösterir ve onların hidayet bulmaları için
                 gayret ederler. Ancak bu,  iman edenlerin kendi aralarında yaşadıkları samimi ve coş-

                 kulu sevgi gibi değildir. Bu gerçeğin çok iyi farkında olan münafık, sürekli bir arada
                 olduğu Müslümanların neşesini, mutluluğunu, huzurunu, birbirlerine olan derin

                 sevgi, saygı, sadakat ve bağlılıklarını gördükçe, öfke, kin ve kıskançlıktan deliye döner
                 ve tüm imkanlarıyla bunu engellemeye çalışır.

                     Özellikle de Peygamberler ve elçiler gibi, Müslümanların en çok sevdikleri,
                 saydıkları, büyük bir sadakat ile bağlandıkları kimseler, münafığın 'en çok kıskandığı'

                 ve 'ellerindeki nimetleri en çok çalmak istediği' insanlardır. Müslümanların Pey-
                 gamberlere duydukları coşkulu sevgi, saygı, hürmet ve derin sadakat; hanımlarının
                 onlara büyük bir aşk ve tutkuyla bağlanmış olmaları, dünyada ahirette bir an bile

                 yanlarından ayrılmak istememeleri, münafık için kahredici bir azaba dönüşür. Dola-
                 yısıyla onların mutluluğunu, sevincini, sevgilerini, dostluklarını çalabilmek için



                                                                                                             223
   220   221   222   223   224   225   226   227   228   229   230