Page 229 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 229

ad nan o k t ar (haru n  y ahy a)






                 bir kalıp yaptı. O kalıbın içine eritilmiş altını dökerek blok altından oluşan içi boş
                 bir buzağı heykeli meydana getirdi. Ardından da o yumuşak olan altını törpüleyip
                 düzeltti ve parlatarak kusursuz hale getirdi. Tüm bunların sonucunda da, yüzlerce

                 kilo ağırlığında, çok hacimli ve pırıl pırıl parlayan altından bir buzağı heykeli oluş-
                 turdu. Yanındaki diğer münafıklarla ve kavmindeki kandırdığı kişilerle birlikte bu

                 devasa buzağı heykelini, yüksek bir tepeye, bir kaidenin üstüne yerleştirdi.
                     Kuran'da, Samiri'nin İsrailoğulları'nın ziynet eşyalarını ve altınlarını toplayıp
                 bu şekilde erittiği, "Dediler ki: Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dön-

                 medik, ancak o kavmin (Mısır halkının) süs eşyalarından birtakım yükler yük-
                 lenmiştik, onları (ateşe) attık, böylece Samiri de attı." (Taha Suresi, 87) ayetiyle

                 haber verilmiştir.
                     Eriyen altın hammaddesinden buzağı heykeli yapan Samiri, kavmini etkileyecek
                 bir ustalık göstererek buzağının böğürmesini de sağlamıştı. Kuran'da Samiri'nin

                 'buzağı böğürmesi gibi ses çıkaran bir buzağı heykeli yaptığı' şöyle anlatılmıştır:
                      "Böylece onlara böğüren bir buzağı heykeli döküp çıkardı." (Taha Suresi, 88)

                     Ayrıca Samiri, yaptığı buzağı putuna insanların ilgisini daha da fazla çekebilmek
                 için "Ben onların görmediklerini gördüm" gibi konuşmalar da yapmış ve böylece

                 kendisine, 'kimsenin görmediği bazı gizli bilgilerden haberdar olan, özel ilim
                 sahibi bir kişi imajı' vermeye çalışmıştır. Buzağıya mistik ve metafizik bir anlam
                 yükleyerek çevresindeki insanları etkilemek istemiştir. Kuran'da Samiri'nin bu

                 konuşması şöyle anlatılmıştır:
                     Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç

                     alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (birşey) gösterdi." (Taha
                     Suresi, 96)

                     Pırıl pırıl parlayan bu altından buzağıyı görenler hayretler içinde kaldılar. Rüz-
                 garın sesiyle birlikte buzağı heykelinden çıkan böğürme sesi, kavmindeki İsrailo-
                 ğulları'nın Samiri'nin bu yeteneğine büyük bir hayranlık duymalarına yol açtı.

                     Samiri, bu altın buzağı heykelini yaparken aynı zamanda da İsrailoğulları'nın
                 ilgisini yeniden o eski 'Mısır kültürü'ne, 'Mısır'daki putperest inançlarına' çeke-

                 bilmeyi amaçlıyordu. Zira Hz. Musa (as) ile birlikte Mısır'dan ayrılan İsrailoğulları
                 arasında, akılları hala Firavun'un putperest dininde ve Mısır kültüründe kalmış
                 olan kimseler de vardı. Kuran'da bu kişilerin Musa Peygamber (as)'a, "Ey Musa,

                 onların ilahları (var; onların ki) gibi, sen de bize bir ilah yap" diyerek, eski hayat-
                 larına duydukları özlemi ve putperest inançlarına olan bağlılıklarını dile getirdikleri
                 bildirilmiştir:







                                                                                                             227
   224   225   226   227   228   229   230   231   232   233   234