Page 232 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 232

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI






                       Samiri yaptığı bu konuşmalarla kendince kavmine, 'sözde Hz. Musa (as)'ın da bu
                       sapkın ve putperest dini makul ve meşru gördüğü' imajını vermeye çalışmıştır.
                           Elbette ki Samiri tüm bu gelişmeleri, daha en başından düşünüp tasarlamış ve

                       yaptığı sahtekarlığın her aşamasını meşru gösterebilmek ve sonucunda da başarılı
                       olabilmek için ayrı ayrı planlar yapmıştır. Daha o yüzlerce kilo altını çalmadan,
                       onları oraya taşıyıp, eritip devasa buzağı heykelini yapmadan önce, 'Hz. Musa (as)'a

                       karşı böyle bir iftira atarak kendini temize çıkarabileceğini' düşünmüştür.
                           Samiri'nin yaptığı tüm bu aşamalı sahtekarlıklarla asıl planladığı ise, 'halkına
                       sözde kendisinin Hz. Musa (as)'dan daha büyük olduğunu gösterebilmek' ve sun-

                       duğu delillerle de onları buna ikna edebilmektir. Amacı, (Peygamberi tenzih ederiz)
                       'Hz. Musa (as)'ı halkının gözünden düşürerek, aklıyla, yeteneğiyle, konuşmalarıyla
                       ondan daha üstün olduğunu vurgulayabilmek' ve 'İsrailoğulları'nı yönetmek üzere

                       Hz. Musa (as)'ın yerine geçebilmek'tir.
                           Samiri'nin şeytani planının bundan sonraki aşaması ise, 'Mısır'ı yönetmek
                       üzere yerine geçebilmek için, Hz. Musa (as)'ın şehit edilmesini organize etmekti'.

                       Kendince 'Firavun ve onun derin devletindeki adamlarını kışkırtarak Hz. Musa
                       (as)'ın üzerine yönlendirecek ve Hz. Musa (as)'a bir suikast yapılmasını sağlaya-
                       caktı'. İçindeki amansız büyüklük tutkusu ve liderlik hırsından gözü dönmüştü. Ve

                       kendisinin, her yönüyle Peygamberden güya çok daha üstün, akıllı ve yetenekli ol-
                       duğuna inanıyordu.
                           Ancak Samiri'nin şeytani zekasıyla yaptığı bu planlar hiçbir işe yaramadı.
                       Oynadığı her türlü oyuna, yaptığı her türlü alçaklığa ve sahtekarlığa rağmen, Allah

                       onun sinsi tuzaklarını boşa çıkardı. Hz. Musa (as), vahiy almasının ardından kav-
                       minin yanına geri döndü ve Samiri'nin oynadığı bu oyunu etkisiz hale getirdi. Ku-

                       ran'da Hz. Musa (as) ve Samiri arasında geçen konuşmaların bir kısmı şöyle bildi-
                       rilmiştir:
                           (Musa) Dedi ki: "Ya senin amacın nedir ey Samiri?" Dedi ki: "Ben onların görme-

                           diklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana
                           bunu nefsim hoşa giden (birşey) gösterdi." Dedi ki: "Haydi çekip git, artık senin
                           hayatta (hak ettiğin ceza: "Bana dokunulmasın") deyip yerinmendir." Ve şüphesiz
                           senin için kendisinden asla kaçınamayacağın (azap dolu) bir buluşma zamanı

                           vardır. Üstüne kapanıp bel bükerek önünde eğildiğin ilahına bir bak; biz onu
                           mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha Suresi,
                           95-97)

                           Ayetlerde de açıklandığı gibi Hz. Musa (as), "Senin hayatta hak ettiğin ceza
                       hayatının sonuna kadar tek başına yaşamandır" diyerek Samiri'yi kavminden

                       uzaklaştırdı.




           230
   227   228   229   230   231   232   233   234   235   236   237