Page 247 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 247
ad nan o k t ar (haru n y ahy a)
Münafıkların kendilerini ele veren alametleri vardır: "Selamları lanettir. Yemekleri
gasp ve yağmadır. Ganimetleri hile ile kazançtır. Mescitlere aralıklı yaklaşırlar. Camide
kılınan namazın sonuna ancak yetişebilirler. Kibirlidirler. Ne sevilirler ne de severler.
Gece odun gibi sessiz, gündüz gürültücüdürler."
(İmam Ahmed ve Bezzar/Cem'ul Fevaid, H. No: 8110)
ADNAN OKTAR: "Ne sevilirler ne de severler". Bak, ne sevme
var bunlarda ne de sevilme. Ama seviyor gibi gösterir, sevmeye
meraklıymış gibi gösterir ama sevmeyi bilmez. Sevmeyi ancak
pislik yapmak için kullanır. "Ben seviyorum bana niye şu yapıl-
mıyor? Ben seviyorum bu niye yapılmıyor? Şunu seviyorsun
beni niye sevmiyorsun?" O ahlaksızlığı uygulamak için sevmeyi
kullanır..."
"... Münafıklar kimsenin sevmediği insanlar oluyorlar ama
onlar da kimseyi sevmiyor; fakat seviyor gibi görünürler. Ken-
dince seviyor, ilgili alakalı gibi görünür. Gerçekte münafık ken-
dinden başka kimseyi sevmez, nefret doludur. Sevmediği halde,
seviyor taklidi yapar münafık. O yüzden de müminler doğal
H
l
k
l
olarak onu sevemezler. Herkesin nefret ettiği tiplerdir münafıklar. İşte sevilmediğini bildiği
için, onun rahatlığıyla daha da pislik yapar münafık..." (A9 TV, 23-24 Ocak 2016)
sözde en layık olan insan olduğunu' ispatlayacak ve böylece diğer Müslümanlara
büyüklük taslayacaktır. En çok ilgi görmek ister, çünkü bu şekilde tüm dikkatleri
sürekli kendi üzerinde toplayacaktır. Tüm bu talepleri, münafığın güzel ahlaka olan
düşkünlüğünden değil, sadece herkesten daha önde olma hırsının bir gereğidir.
Münafıklar Müslümanlara karşı çok kinlidirler oysa bunun için hiçbir sebep
yoktur. Hatta tam tersine Müslümanlar onları sürekli kollayıp gözetirler, bu yüzden
sevgi ve saygı duymaları için çok fazla neden vardır. Örneğin bir münafık hastalan-
dığında inananlar onun bütün ihtiyaçlarıyla ilgilenirler. Doktora götürür, ilaçlarını
alır, yemeklerini pişirir, tüm işlerini yaparlar. Müslümanlar münafıklara karşı son
derece merhametlidirler. Ahlaksızlıklarını görseler bile, Allah rızası için vicdanlı
davranır ve ona yoğun sevgi ve şefkat gösterirler. Ancak tüm bu ihtimam ve güzel
ahlak münafığın kalbinde iyilik ve güzellikten yana hiçbir his uyandırmaz. Çünkü
münafık sevgiye sevgiyle, merhamete merhametle, nezakete ve güzel ahlaka aynı
şekilde karşılık vermesini bilmez. Tüm bunlar yalnızca münafığın 'şımarıklığını,
tersliğini ve münasebetsizliklerini' daha da artırır.
Çünkü münafığın şeytani ruhunda sevgi yoktur. Münafık, sevmeyi bilmeyen
ve sevilmeyi de talep etmeyen garip bir mahluktur. Hayatında sevdiği, içinden ge-
245