Page 252 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 252

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI






                       yaptığı bu yoğun aksilik ve şeytanlığa rağmen, Müslümanların neşesini, keyfini
                       kaçırabilmeyi asla başaramaz. Tüm yaptıkları, sadece münafığın kendi ruhunu
                       sarar ve onun hayatı boyunca sevgisiz, mutsuz, neşesiz bir dünyada, tek bir

                       gerçek dostu ve seveni olmadan yaşamasına neden olur.
                           Allah bir ayette, münafıkların 'dünyada yaptıklarının karşılığını ahirette acı

                       bir azapla alacaklarını' haber vermiş ve karşılık olarak "Bu onlara yeter" diye bil-
                       dirmiştir:
                           Allah, erkek münafıklara da, kadın münafıklara da ve (bütün) kafirlere, içinde

                           ebedi kalmak üzere cehennem ateşini vadetti. Bu, onlara yeter. Allah onları la-
                           netlemiştir ve onlar için sürekli bir azap vardır. (Tevbe Suresi, 68)



                           MÜNAFIK, "ALLAH'A ÇOK ŞÜKÜR" "ELHAMDÜL LLAH"  FADELER N


                           NEREDEYSE H Ç KULLANMAZ; ŞÜKRED P ALLAH'IN ÜZER NDEK

                           LÜTFUNU TAKD R ETMEZ

                           Müslümanları küfürden ayıran en belirgin özelliklerinden biri, kalplerinde ol-
                       duğu gibi, dillerinde de sürekli, dünyada herkesten çok sevdikleri 'Rabbimiz'in
                       adının' olmasıdır. İman edenler her şeyi yaratan, insanlara, olaylara hükmeden tek

                       ve sonsuz gücün yalnızca Allah olduğunu bilirler. Ve Allah dilemeden insanların,
                       lehlerinde ya da aleyhlerinde hiçbir şeye güç yetiremeyeceklerinin, Allah'ın dilediğine
                       rızkını ve lütfunu genişletip dilediğine de daraltacağının bilincindedirler. Dolayısıyla

                       Müslümanlar hayatları boyunca yaşadıkları her an, her şeyi Allah'tan isterler.
                           Bir sıkıntıya düştüklerinde yardımın ancak Allah'ın takdiriyle olacağını bilip
                       Allah'a sığınır, yalnızca O'ndan yardım dilerler. Bir istekleri olduğunda bunu ger-

                       çekleştirecek olanın yalnızca Rabbimiz olduğunu bilerek O'na dua ederler. Güzel
                       bir nimetle karşılaştıklarında da yine bunun kendilerine Allah'ın lütfuyla isabet et-

                       tiğini bilerek Allah'a şükrederler. Bir kötülükten korunduklarında, bir felaketten
                       kurtulduklarında da, bunun da yine Allah'ın kendilerine olan sevgisinden, Allah'ın
                       bir nimeti olarak yaratıldığını bilerek Allah'a hamd ederler.

                           İşte Müslümanlardaki bu derin 'Allah sevgisi' münafıklarda yoktur. Kalplerinde
                       bu sevgi olmadığı için, dillerinde de 'Allah'ın zikri' yoktur. Onlar Allah'ın dünyadaki

                       tek ve sonsuz gücün sahibi olduğuna da inanmazlar (Allah'ı tenzih ederiz). Dünya-
                       daki derin devlet yapılanmalarını, şeytani odakları, kendileri gibi münafık toplu-
                       luklarını ve tabi ki bir de kendilerini, -Allah'ı tenzih ederiz- haşa Allah'tan çok

                       daha 'güçlü ve yenilmez' olarak görürler. Bu nedenle de, başlarına gelen iyiliklere,
                       kendilerinin ya da bu derin güçlerin vesile olduğunu düşünür, yaşadıkları kötü





           250
   247   248   249   250   251   252   253   254   255   256   257