Page 257 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 257
ad nan o k t ar (haru n y ahy a)
ve onlar arasındaki yerini sağlamlaştırabilmek' için de kullanır. Çünkü nihai hedefi
zaten budur: Müslümanları yıpratıp küfrü güçlendirmek, ardından da inkarcıların
arasında kendine iyi bir yer edinebilmek. Dolayısıyla Müslümanların her türlü
'teknolojik imkanlarını, maddi güçlerini, sosyal bağlantılarını' bu amaç için kul-
lanır.
Münafıklar Müslümanların sahip oldukları imkanlardan en iyi şekilde yarar-
lanabilmek için 'ince bir strateji' izlerler. Müslümanların hem kendi ülkelerinde
hem de yurt dışında tanıdıkları herkesle bir şekilde tanışıp, onlarla samimiyet kur-
maya çalışırlar. Kimi zaman bir bahane bulup açıkça bu insanların isim ve telefon-
larına ulaşmaya çalışır; kimi zaman da gizlice Müslümanların bilgisayarlarına, te-
lefonlarına, tabletlerine bakıp rehberlerinden bu insanların 'e-mail, telefon ya da
sosyal medya bilgilerini' elde etmeye çalışırlar. Ardından da yine çeşitli yalanlarla,
bu insanlarla Müslümanların bağlantısını kesmeye çabalarlar. Sonrasında da gizliden
kendileri bu kimselerle dostluklarını sürdürürler. Örneğin çok iyi bir insan hakkında
Müslümanlara çok alçakça yalanlar anlatarak, "Bu insan çok samimiyetsiz ve sah-
tekar olarak biliniyor. Ayrıca Müslümanlara da düşman biri. Siz en iyisi bu kişiyle
bağlantınızı kesin ve bir daha da görüşmeyin. Yoksa size zarar verebilir." der. Oy-
saki o kişi mümin, muttaki, Allah'tan korkan, Müslümanları çok seven, vicdanlı ve
güzel ahlaklı biridir. Ama münafık bu ittifakı bozmak ve o kişiyi kendi menfaatleri
doğrultusunda kullanabilmek için böyle bir iftira ortaya atar.
Müslümanların İslam ahlakını tebliğ için kullandıkları 'teknolojik araçlar' da
münafık için küfürle bağlantı kurmada çok önemli fırsatlardır. Münafık onların bu
imkanlarından en iyi şekilde yararlanmak ister. Müslümanların iyi niyetini ve vic-
danlı olmalarını kullanmaya çalışır. Örneğin, "Kendisinin çok zor durumda oldu-
ğunu, telefonunun arızalandığını, acil bir durum olsa kimseye ulaşamayacağını,
hasta olsa kimsenin haberi olmayacağını ve başına birşey gelebileceğini" söyler.
Ve ardından da mutlaka en son teknolojik özelliklere sahip yeni bir telefona ihtiyaç
duyduğunu ima eder. Böyle bir durumda Müslümanların nasıl bir vicdani sorum-
luluk hissedeceklerini ve ellerindeki imkanlarla ona mutlaka yardım edeceklerini
çok iyi bilir. Bu nedenle özellikle de 'başına birşey gelirse ne kadar çaresiz durumda
kalacağı' yalanını çok daha iyi vurgular. Bunun sonucunda da, kendince oyun ya-
parak elde ettiğini sandığı, 'en gelişmiş özelliklere sahip, en yeni model bir telefona'
kavuşmuş olur. Elbette ki Müslümanlar münafığın burada oynadığı oyunu çok iyi
görürler. Ancak onlar da Allah rızasına en uygun şekilde düşünerek ve münafığın
oyunlarını dikkatle izlemeye devam ederek ona istediği bu imkanı verirler.
255