Page 254 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 254
M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI
ADNAN OKTAR: "Müslüman sürekli iyilik peşindedir, hep
gönül alıcıdır, iyidir. Ama münafık buraya gelse mesela san-
dalyeyi beğenmez, halıyı beğenmez, bahçeyi beğenmez,
her şeye bir kulp takar. Münafığın özelliğidir bu; içindeki şey-
tani dürtüyle, şükreden, takdir eden yönü yoktur. Ruhundaki
kinden dolayı, o eşyaya karşı da anarşisttir, eşyaya karşı da
öfkelidir. Kendi bedenini beğenmez, elini beğenmez, yüzünü
beğenmez, eşyayı beğenmez, çiçeği beğenmez hiçbir şeyi
beğenmez. Her şeye bir kusur bulur yani şükredici değildir.
"Onları şükredici bulmayacaksın" (Araf Suresi, 17) ayetini
biliyorsunuz, işte münafığın özelliğidir şükretmemek. Münafık
şükretmeyi bilmez. Kanaatkar değildir. "Allah ne güzel ya-
ratmış" demez. Her şeyde o pis ruhu, şeytani ruh devreye
girer. Farz edelim yemek verirsin, yemeği kötü görür. Bir hediye verirsin, onu kötü görür.
Bir söz söylersin, onu beğenmez. Bir insan görür, onu beğenmez. İşte o şükretmeme
ruhu, Kuran'da münafıkların vasfı olarak belirtiliyor.
"Onları şükredici bulmayacaksın." Mesela "Allah'a şükür" diyor mümin değil mi? Farz
edelim bir yemek geliyor, "Allah'a hamd olsun, ne güzel" diyor. Tadını beğenmese dahi
Allah'ın rızkı olarak beğeniyor. Mesela bir eşya geliyor "Ne güzel" diyor. Müminde hep
"Ne güzel, Allah'a şükür, elhamdülillah" vardır, "maşaAllah" vardır, "elhamdülillah" vardır,
"inşaAllah" vardır. Münafıkta hep ret vardır, hep itici bulma vardır. Hiçbir şeyi beğenmez.
Bir tek kendini beğenir, gizlice kendini beğenir. Yani insanlardan nefret eder ama gizlice
kendini beğenir. O karanlık dünyasında tek başına yaşamak ister. Şeytan da öyledir;
trilyonlarca melek var, isterse onlara tabi olabilirdi. Ama İblis tek başına Allah'a isyan
etti yalnız kalmak istedi. Bakın sırf büyüklük azmi için, o enaniyet düşüncesi için sonsuz
cehennemi de göze alıyor. Allah'tan büyük olma hırsı onu o delice ve çirkin ruha sürük-
lüyor." (A9 TV, 3 Haziran 2016)
Müslümanlar münafıktaki şiddetli küfür alametlerini çok açık bir şekilde fark
eder ve münafığın Kuran'a aykırı ahlakına, pis ve karanlık yönlerine karşı içlerinde
imanlarından kaynaklanan bir 'buğz hissi' duyarlar. Buna rağmen sürekli vicdanlarını
kullanarak hem fitne çıkarmalarının önüne geçmek hem de kalplerinin yumuşayıp
dine ısınmasına ve düzelmelerine bir vesile olması umuduyla münafıklara sürekli
Kuran'a uygun şekilde güzel ahlaklı davranırlar.
Nitekim Allah Kuran'da, Hz. Musa (as)'a kardeşi Hz. Harun (as) ile birlikte Fi-
ravun'a gitmelerini bildirmesinin hemen akabinde, 'yumuşak söz söylemelerini'
emretmiştir. (Taha Suresi, 43-44)
Münafığı eğitmeye çalışırken de, Müslümanlar hep sevgi, şefkat, merhamet ve
affedicilik yolunu benimserler. Ancak münafığın tehlikesine ve ahlaksızlığına karşı
252