Page 282 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 282

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI


















                                     MÜNAFIĞIN MÜSLÜMANLARDAN



                                                              AYRILMA PLANLARI










                           MÜNAFIK, SÜREKL  KAÇIP G TME EĞ L M NDED R AMA

                           MÜSLÜMANLARDAN ELDE ETT Ğ  MENFAATLER  BIRAKAMAZ

                           Münafık garip bir varlıktır. Küfre derin bir hayranlık ve onların yaşadığı hayata
                       karşı büyük bir özlem duyar. Müslümanlara karşı ise büyük bir öfke, kin ve nefret

                       ile doludur. Ancak ilginçtir ki, istediği an Müslümanları bırakıp küfürdeki dost-
                       larının yanına gitme özgürlüğü olduğu halde, ısrarla Müslümanların arasında
                       yaşamayı tercih eder.

                           Kitabın başından bu yana anlatıldığı gibi, bunun elbette ki pek çok sebebi
                       vardır. Ancak bunlar arasında en önemlerinden biri, 'münafığın Müslümanlar ara-

                       sında yaşayarak elde ettiği menfaatleri bırakmak istememesi'dir. Müslümanlar
                       ne kadar zenginleşir, ne kadar güçlenir ve ne kadar başarılı hale gelirse, münafığın
                       elde edebileceği menfaatlerin çapı da o oranda artar. Bu da, içten içe büyük bir ar-

                       zuyla koşa koşa küfrün yanına gitmek isteyen münafığın 'duraksamasına ve gidişini
                       ertelemesine' neden olur.

                           Her gitmek istediğinde, Müslümanların sahip oldukları maddi manevi nimetlerle,
                       küfürde özlem duyduğu hayat arasında bir seçim yapmak zorunda kalır. "Müslü-
                       manlarla kalıp biraz daha onların menfaatlerinden yararlansa mı, yoksa dostlarının

                       kendisine açacağı kapılardan ve sunacakları imkanlardan istifade etmek için hemen
                       küfrün yanına mı gitse?", "Ya küfürdeki dostları onu yüz üstü bırakırsa?", "Ya ver-
                       dikleri sözleri tutmazlarsa?", "Ya işsiz kalırsa", "Ya ona eskisi kadar itibar etmez-

                       lerse?", "Ya orada karşılaşacakları şartlar Müslümanların yanındakileri gibi iyi
                       değilse?", "Ya şimdi ulaşabildiği nimetlerden mahrum kalırlarsa?" İşte bunlar gibi
                       daha yüzlerce soru, hemen her gün münafığın kafasını meşgul eder. Her gün defalarca






           280
   277   278   279   280   281   282   283   284   285   286   287