Page 287 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 287
ad nan o k t ar (haru n y ahy a)
Tüm bunların yanında asıl hayali ise 'en büyük olmak'tır. Enaniyet, kibir yap-
mak, sahip olduklarıyla insanlara tepeden bakmak, onlara üstünlük taslamak, en
öne çıkmak. Ve kendince sözde 'dünyayı oturduğu yerden yönetebilmek'. Yine
bunlar da münafığın büyük bir özlemle küfre gittiğinde yaşayacağını düşündüğü
hayalleridir.
Kurduğu bir başka hayal de, 'küfrün şeytani dünyasında kirli maceralar yaşa-
yabilmek'tir. Münafık hep karanlık ve şaibeli insanlarla görüşüp konuşmak, teh-
likeli işler yapmak ister. Çünkü illegal olayların içine girmekten, maceradan, pis-
likten, tehlikeden, riskli işlerden çok hoşlanır. Maceraperesttir. Şeytani maceralar
onun için vazgeçilmez tutkulardır. Örneğin dünyanın bir başka ucuna gider, sonra
orada da yeni yeni alçaklıklar yapmaya çalışır. Ya da bir yerden kaçar, başka bir
yerde yakalanır. Münafığın bütün ömrü böyle sürünerek, pislik içinde geçer. Ve bu
karanlık ve kirli dünya onun özlemidir. Hep aradığı, hayallerini, planlarını kurduğu
hayat işte budur.
'Müslümanca, dürüst bir hayat yaşamak' ona çok 'sıkıcı ve anormal' gelir.
'Belalı, tehlikeli, kirli bir hayat' ise münafığın çok hoşuna gider. Bu yüzdendir ki,
küfürde sürekli yeni dostlar, yeni çevreler edinmeye çalışır. Onlara kendini beğen-
direbilmek için kendince yağcılık yapıp gönüllerini hoş tutmaya gayret eder. Bir
gün kesin olarak yanlarına gideceğinden emin olduğu için, şirin görünerek onları
el altında tutmanın yollarını arar. İleride ayrılmaya karar verdiği gün, yanlarına
gidip de "Merhaba, ben artık onlarla görüşmüyorum" dediğinde, sıcak bağlantı
kurabilmesi için gerekli olan her şeyi hazırda tutmuş olur.
İşte münafık sürekli olarak, bir an önce Müslümanların yanından uzaklaşıp
küfrün yanına gitme özlemiyle yaşar. Ancak onların yanına gidebildiğinde ferahla-
yacağını ve mutlu olacağını düşünür. Orada artık sadece şeytan ile baş başa kalacağı
ve dinin gerektirdiği tüm ibadetleri terk edeceği için, kendince bir 'rahatlık bula-
cağına' inanır. Nur gibi Müslümanlar arasında iken, böylesine karanlık ve kirli bir
dünyanın hayallerini kurarak yaşaması, münafığın gerçek yüzünü açıkça ortaya
koyar.
Münafığın bir diğer hayali ise, 'küfrün yanına gittiğinde, oradan da Müslü-
manlara karşı mücadelesine devam edebilmek'tir. Küfrün imkanlarını kullanarak,
Müslümanlar aleyhinde yapacağı faaliyetlerinde başarılı olabileceğini düşünmek
münafığı rahatlatır. Çünkü ayrılmayıp Müslümanlarla kalmasının önemli bir sebebi,
'onlara içten zarar verebilmek, yavaş yavaş onları küfre karşı güçsüz hale getire-
bilmek'tir. Bu sinsi faaliyetlerini bırakmamak için ayrılmak istemeyen münafık,
bunları küfrün yanında da sürdürebileceğini düşündüğünde rahatlar.
285