Page 73 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 73
BİRİNCİ MAKALE 75
müdafaaya biz muhtaç değiliz. Zira Müfessirîn-i İzam, Âyâtın
zamairindeki serairleri izhar eylemişlerdir. Bize hacet bırakma-
mışlar.. fakat bir ders-i ibret vermişler ve sermeşk yazmışlar.
۞ ءاَكبْلا ِ ل اوجيهف لٰبق اوَكب نك ٰلو
ِ
ْ َ
ُ َّ َ َ
ْ
َ
ْ َ
ُ
َ
َ
ِ
ئ اَكبل هقري ٍمحر وذ تاهيه و
ْ َ ُ َ َ ْ َ َ
ُ َ
ُ
Malûmdur: Malûmu i'lam bahusus müşahed olursa, abestir.
Demek içinde bir nokta-i garabet lâzımdır, tâ onu abesiyetten
çıkarsın. Eğer denilse: Bakınız nasıl arz küreviyetiyle beraber
musattaha ve size mehd olmuştur, denizin tasallutundan kurtulmuş.
Veyahut nasıl şems, istikrarla beraber tanzim-i maişetiniz için
cereyan ediyor. Veyahut nasıl binler sene ile uzak olan şems, ayn-ı
hamiede gurub ediyor. Maânî-i Âyât kinayetten sarahate çıkmış
oluyor... Evet şu garabet noktaları, Belâgat Nükteleridir.
Sekizinci Mes'ele
İşaret: Ehl-i zahiri hayse beyse vartalarına atanlardan birisi,
belki en birincisi: İmkânatı, vukuata karıştırmak ve iltibas etmektir.
Meselâ diyorlar: "Böyle olsa, Kudret-i İlahiyede mümkündür. Hem
ukûlümüzce Azametine daha ziyade delalet eder. Öyle ise bu vaki'
olmak gerektir..." Heyhat!.. Ey miskinler!. Nerede aklınız Kâinata
mühendis olmaya liyakat göstermiştir? Bu cüz'î aklınız ile Hüsn-ü
Küllîyi ihata edemezsiniz. Evet bir zira' kadar bir burun altundan
olsa , yalnız ona dikkat edilse , güzel gören bulunur.