Page 306 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 306
308 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
yalın olarak kalktım. Korkarak memleketimize gelirken, büyük bir
köprüye yolum uğradı. Köprünün iki tarafında iki nöbetçi vardı.
Birinden geçip, diğeri hemen beni yakaladı, acaba nereye götürecek
diye, bütün vücudum titriyordu. Biraz gittikten sonra köprü bitmeden
Üstadıma beni teslim etti. Üstadım beni yıkayıp bıraktı.
Sonra asker olarak bir Câmiye bütün ahali toplandı. Bir asker
geldi bana dedi: Seni büyük bir Kumandana Hizmetçi tayin ettiler,
gideceksin. Ben dedim: Benim gibi süflî bir nefer, nasıl o müşirin
yanında Hizmetçilik eder. İtiraz ettim. Yine tekrar etti, gideceksin. Ben
korkarak gittim, baktım ki, orada Üstadımı görünce mesrurane
sevindim. Bana dedi: "Arkamdan gel." Yüksek bir saraya çıktı, bana
dedi: "Bu ufak Hizmetleri gör." Ben düşünmekte iken, Barla'lı
Süleyman Efendi geldi. Beraber bulunurken, Üstadım güzel bir gül
bahçesine gitti. Ve orada bir küçük genç oturur, bana dedi: "Sen bu
gence Hizmet edeceksin" dedi. Hemen uyandım.
Ey Kardeşlerim! Madem Üstadım bende bir şey yok, ben yalnız
tayin olduğum cevahir dükkânından herkesin ihtiyacı var olduğunu ve
Kur´ân'ın Dellâlı olduğunu sekiz-dokuz senedir ilân ediyor. Biz Risale-i
Nur'ları yazmak, okumak ve dinlemek için herkesin ihtiyacı var, onun
için ey Müslümanlar! Manevî yaralarınıza ilâç ararsanız, Risale-i Nur'da
vardır. Yazın, okuyun, İmanınız o kadar teâli edecektir. Hiç şübhe
etmeyiniz.
Mübarek iki Ellerinizden öperim ve Bayramınızı tebrik ederim.
ِ ِ َا
ه ا للّٰ ف بحْل
ُّ ُ
Cahil ve âciz Talebeniz
Hacı Osman
* * *
(Âhiret hemşirelerimizden ve Risale-i Nur Talebelerinden
Müzeyyene'nin fıkrasıdır)
Muhterem Üstadım!
Şu fâni dünyanın elemlerine gark olan gözlerim, sizin Feyizli,
Nurlu Sözlerinize ve Tesirli ve Şifalı Risalelerinize, can u gönülden
merbut oldukça ve okudukça, Risaleleriniz ne kadar
büyük bir Mürşid olduğunu hiçbir şeyle tarif edemem.