Page 308 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 308

310                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

          bütün Atabey'in dağları başıma düşüyor, müteessir oldum. Afvınıza ve
          bedbaht insanların eziyetinden kurtulmanıza teşekkürlerle beraber tebrik
          ediyorum.  Fakat  bu  nurlu  ve  kıymetli  Risalelerin  Sahibi  bizden
          uzaklaşmasına  gönül  razı  olmuyor.  Barla  dağlarında  bizi  ve  bu  etrafı
          nurlandıran,  bizlerden  uzaklaşmamalı.  Uzaklaşmasını  kim  arzu  eder.
          Barla çok bahtiyardır ki, en evvel ve her vakit, o taze ve şirin Risaleleri
          herkesten evvel, bizzât şifahen Üstad'dan işitebilirler.

                                                               M ü z e y y e n e
                                          * * *
                                                 ِ
                                              ِ
                        ۪ ِ
                                                                ِ
                          هد  َ ْ  ِ  ُ    ب   ح     ب   ح   م  ِ ِّ  َ ُ  ِ   ء   ا   َّلا     يُ       َ شَ نم     ناو                   ِ ِ    س   م   ه  ْ  اب
                                                ْ َ
                                             ْ
                                         ْ
                               تا   ه ُ ُ    َكرب  ِ  ه َ َ َ    ا   للّٰ     و    ُ َ    حر و م   ُك   يَلع    م      َلاسلَا
                                          ةم
                                                          َّ ُ َ
                                                   ْ ْ
                                           ْ َ َ
                 Gayyur, Zeki, Ciddî, Sıddık, Hakikî Kardeşlerim Hoca Sabri
          Efendi, Hâfız Ali!

                 Bu Cuma günü gündüz, rahatsızlığımdan dolayı biraz yatmıştım.
          Rü'yaya  benzer,  fakat  rü'ya  değil;  hayalen  gördüm  ki:  Sabri  karşıma
          çıktı,  arkasında  Hâfız  Ali.  Sabri  bana  diyor:  "Üstadım!  İnayat-ı  Seb'a
          namıyla  beyan  edilen  büyük  İnayetler  varken,  Onuncu  Söz'deki  cüz'î
          İnayete bu kadar ehemmiyet vermenin sebeb ve Hikmeti nedir?" dedi
          çekildi.  Sonra  kalktım,  düşündüm;  dedim  ki:  "Isparta'ya  yazdığım
          Mektubu Sabri okumuş veya okuyor, hararetli yazışımdan bana acıyarak
          benden sual etmek istemiş." Her ne ise. Ben de Hulusi'den sonra birinci
          muhatabım olan Sabri'ye derim ki (Hâfız Ali de dinlesin):

                 Bu Onuncu Söz'deki cüz'î İnayete ziyade ehemmiyet verdiğimin
          üç Hikmeti var:

                 Birincisi: Onuncu Söz'ün kıymeti tamamıyla takdir edilmemiş.
          Ben  kendi  kendime  hususî,  belki  elli  defa  mütalaa  etmişim  ve  her
          defasında bir zevk almışım ve okumaya ihtiyaç hissetmişim. Böyle bir
          Risaleyi  bazıları  bir  defa  okuyup,  sair  ilmî  Risaleler  gibi  yeter  der,
          bırakır.  Halbuki  bu  Risale  Ulûm-u  İmaniyedendir.  Her  gün  ekmeğe
          muhtaç olduğumuz gibi, o nevi' İlme her vakit ihtiyaç var. Bu Risaleye
          nazar-ı  dikkati  ehemmiyetle  celbetmeyi  Ruhum  arzu  ediyordu.  Lâkin,
          elimden bir şey gelmezdi. Cenab-ı Hak Merhametinden bir işaret verdi.
          O işaret ne kadar gizli ise, benim o ciddî arzuma mutabık geldiğinden
          çok ehemmiyetli görünüyor.
   303   304   305   306   307   308   309   310   311   312   313