Page 80 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 80

82                                                                              YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

          görüyorum. Şu halde bu acib mahsusat ve meşhudat, ancak Nurlara aid
          ve münhasır bir İ’caz, kezalik Nurlara mahsus bir Kerametidir demekte,
          Ehl-i İmanca kâmil bir kanaat mevcud bulunacağına eminim. Bilhassa
          Tevafukatı, Tefsiratı gösterilerek tahriri musammem ve menvî bulunan
          Kur´ân-ı Azîmüşşan'ı, umum Ehl-i İman ve Tevhid kemal-i hahişle ve
          nihayetsiz  hürmetle  karşılayacakları,  bedahette  olduğu  gibi;  birçok
          kimselerin  de,  âhir  ömürlerinde  yeniden  okumağa  şevk  ve  gayret
          gösterecekleri, bir ihtimal-i kavîdir. Daha nice emsali nâmesbuk Âsârın
          vücuda  getirilmesini,  bütün  Ruhumla  diler  ve  Cenab-ı  Mün'im-i
          Hakikî'den muvaffakıyetler temenni eylerim Efendim.
                                                                 ِ
                                                                           ِ
                                                                  قِابْلا و   ه قِابْلَا
                                                                   َ
                                                                            َ
                                                                        ُ َ
                                                                   Hâfız Sabri
                                          * * *

                 (Sabri'nin fıkrasıdır)

                 Üstad-ı Âlîşanım Efendim!

                 Şu iki geceden iğtinam edebildiğim vakitlerde, Yirmidokuzuncu
          Mektub'un Birinci Kısmını istinsah ederek, kendi nüshamı Ali Efendi'ye
          ve aslını  Zât-ı Üstadanelerine iade  ve takdim  ediyorum. Şu bir aydan
          beri,  Ruhlarımız  ateşe  maruz  çimen  gibi  yanık,  küskün,  solgun  bir
          vaziyette olup; hattâ ekser arkadaşlarla, bu mes'ele hakkında ne hatt-ı
          hareket takib edeceğimizi Mektubla muhabere ve müşavereye başladık.
          Ve  bu  tarafta  Üstad-ı  A'zamımıza  en  yakın  bendeleri  olduğum  için,
          şifahen veya tahriren bu babda maruzatta bulunmak emelinde iken, bu
          dertlere birer iksir, ilâç ve cevab-ı şâfî olan Yirmiyedinci Söz'ü, bir kat
          daha muvazzah ve oldukça şümullü bir cevab-ı âlîyi bizlere ihsan eden
          ve kısacık cümlesi nâmütenahî Hakaik-i Maânîyi câmi' bulunan, bahr-i
          muhit-i  kebir  tabirine  mâsadak  olan  her  bir  Cümle-i  Kur´âniye  şu
          kısımda  bilhassa  Beşinci,  Sekizinci  ve  Dokuzuncu  Nüktelerde  asrın
          kuru  kafalı,  müflis,  felsefeci  şeytanlarını  gemlemiş,  iskât  etmiş,  daha
          doğrusu bütün bütün ilzam ve Ruhlarımızı da tenvir ve tesrir ve teselli
          etmiştir.

                 Üstad-ı  Muazzezim!  Kur´ân-ı  Azîmüşşan'ın  ne  derecelerde
          zengin  bir  Hazine-i  Rahmet-i  İlahiye  bulunduğu  vâreste-i  arz  olup,  o
          Hazine-i  Kudsiyenin  muhtevi  bulunduğu  enva'-ı  türlü  elmas  ve
          pırlantaları  çıkartmak  ve  bilvesile  bizim  gibi  muhtaç  olanlara  da
          verdirmek
   75   76   77   78   79   80   81   82   83   84   85