Page 204 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 204

ِ
                       ِ
                 ِ
                                ۪ ةَكئٰلمْلا
          ۪۪ءآَّمسَاب  ۪   ن ۪  وئب ۪ نَا۪لا َ َ َ  ۪ ۪ قف  ِ ِ َّٓ  َ  ۪ َ ل ۪ ع۪مه ۪ ضرع۪م ۪ث۪اهَّلُك  ۪ ۪ ۪  ۪ ءآَّمسَلا  ۪ ۪  ۪مدۤا  َ َ ْا  ۪ م ۪  ۪ َّلعو
                                               َ َ َ َّ
                                                                     َ
                        ْ ُ
                                                                           َ َ
             َ
                                                     ُ َ
                                                            َ َ
                                          َ ْ ُ
                                                                ْ
               ْ
                                  ۪۪ ۞  ۪ يق ِ    ۪ د اص ۪۪متنُك۪ ْ  ۪ء ۪ ۪ نا  َّٓ ِ ِ  ۪ َلا ۪ وَّٓه
                                                      ُ  ٰ
                                  َ
                                          ْ ُ ْ
                                        َ
                                                  ِ
                                                          ِ
                                    ِ


              ۪ ۞ ۪ ۪  ۪ ميك ۪حْلا ۪م ۪ لعْلا ۪۪تنَا۪كنا ۪ انتمَّلع ۪ ام۪ ۪ َّلاا  ۪انَل ۪مْل ۪ عَ۪لا ۪كناحبس۪اوُلاق
                                                    َّٓ ۪
                                                                           َ
                                                       َ َ
                                       َ َ
                             َ ْ َ َّ
                   َ
                         َ ُ
                                              َ َ
              ُ
                                         ْ
                                                               َ َ َ ْ ُ
                                                       ِ
                                                             ِ
               ۪لقَا۪لَا ۪ َ  ۪ َلاق۪م ِ ِ ۪ئُ آَّمس  ِ  ۪ ۪ َاب  ۪ مهَاب ْ َ  ۪ا ۪ ۪ نَا  ۪ َّٓمَلف  ْ َ  ِ ِ ۪ئُ ۪ م ۪  ۪آَّمس ۪ َاب ۪مهئب ۪ نَا۪مدۤا  َ ۪ َّٓي ا ۪  َ۪لاق َ
                                                              ْ ُ َ
                                                         ْ ُ ْ
                ْ ُ
                                            َّ
                              َ
                         َ ْ
                                                    َ
                                    ْ ُ
                                ْ
                                                      ْ
                   ْ
                                           ِ
                                   ِ
                 ۪ نود ۪ بت۪ا ۪ م۪مَلعَاو ۪۪ ۪ ضرَ ْ لااو ۪ ۪ تا ۪ ومسلا ۪بي  ۪ مَل ۪ ۪ َغ  ْ ُ  ۪ ۪ ۪ عَا     ِ  ۪   نا  ۪ مُكل ۪
                                                                   ْ َ
                  َ
                      ْ ُ ُ
                                    ْ
                                        َ
                                                     َ ْ
                         َ ُ ْ َ
                                             َ ٰ َّ
                                   ۪نومتْك ۪ ت۪مت ۪ نُك۪امو ۪
                                          َ ُ
                                              ْ ْ ُ
                                                  َ َ
                                   َ ُ

                 Cenab-ı  Hak,  bütün  eşyanın  İsimlerini  Âdem'e  (A.S.)  öğretti.
          Sonra  o  eşyayı  Melaikeye  göstererek  dedi  ki:  "Eğer  iddianızda  sadık
          iseniz, bunların İsimlerini bana söyleyiniz." Melaike dediler ki: "Seni
          her  nekaisten  tenzih  ve  bütün  Sıfât-ı  Kemaliye  ile  muttasıf  olduğunu
          ikrar  ederiz.  Senin  bize  öğrettiğin  İlimden  başka  bir  İlmimiz  yoktur,
          herşeyi bilici ve her kimseye liyakatına göre  İlm ve İrfan ihsan edici
          Sensin."  Cenab-ı  Hak  dedi  ki:  "Yâ  Âdem!  Bunların  İsimlerini  onlara
          söyle." Vakta ki Âdem, İsimlerini onlara söyledi. Cenab-ı Hak dedi ki:
          "Size  demedim  mi  Semavat  ve  Arz'ın  gaybını  bilirim  ve  sizin  Âdem
          hakkında lisanla izhar ettiğinizi ve Kalben gizlediğinizi bilirim."


                               Mukaddeme

                 Bu Talim-i  Esma mes'elesi  ya Hazret-i  Âdem  Aleyhisselâm'ın
          Melaikenin inkârlarına karşı Mu’cizesi olup, Melaikeyi inkârdan ikrara
          icbar  etmiştir;  yahud  Melaikenin,  Hilafetine  itiraz  ettikleri  nev'-i
          beşerin Hilafete liyakatını Melaikeye kabul ettirmek için izhar ettiği bir
          Mu’cizedir.

                 Ey arkadaş! Herşeyin Kitab-ı Mübin'de mevcud olduğunu tasrih
                               ِ
                         ِ

                                 بِا
          eden  ۪ي بم ۪   باتك  ۪ ۪   ف ۪  ۪ َّلاا۪   ِ  َ ۪ ي۪ ۪ َلاو۪   بْطرَ۪لا ۪ و   Âyet-i Kerimesinin
                       َ
                                                 َ
                                        َ
                                              َ
                  ُ
   199   200   201   202   203   204   205   206   207   208   209