Page 210 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 210

212                                                                                                 İŞÂRÂT-ÜL İ’CAZ


          mecazen enva'-ı eşyaya irca' edilmiştir. Bu itibarla,   ۪ه Kelimesinde bir
                                                            ۪
                                                            م
                                                             ُ ْ
          mecaz,  iki  taglib  vardır.  Bu  mecaz  ile  o  taglibleri  icbar  eden  esbab,
          ۪ ضرع  Kelimesinin  işaret  ettiği  üslûbdur.  Çünki  Melaikeye  enva'-ı
          َ َ َ
          eşyanın arzı, manevî bir resm-i geçit manzarasını andırıyor. Malûm ya,
          resm-i geçitleri yapan, müzekker ve âkıl insanlardır. Bunun için, burada
          iki taglibe ve dolayısıyla bir mecaza mecburiyet hasıl olmuştur.

                  ٰ۪لع:  Arz  edilenin  Levh-i  A'lâda  nakşedilen  suretler  olduğuna
                   َ
          işarettir.
                                                   ِ
                                                           ِ


                ۪ ميكحْلا ۪۪ ۪ ملعْلا ۪ ۪ تنَا۪ ۪ كنا ِ  ۪ َّٓان ۪تمَّلع ۪ام ۪۪ ۪ َّلاا  ۪ ۪ َل آَّن ۪  ۪ مْلعَ۪لا۪كن احبس
                                         َ َ َّ
                                                         َ َ
                                                                َ َ
                                   َ ْ
                               َ
                ُ
                         ُ َ
                                           ْ
                                                َ َ
                     َ
                                                                    َ ْ ُ
                                                      ِ
                             ِ
                                          ِ

                    ۪ يمَل اعْل  ۪ ا  ۪ بر  ِ ِ ٰ َ  ۪دمحْلا۪نَا۪م ۪يّوعد ۪رخۤا۪و  (Haşiye)
                                 ۪ للّ ۪
                    َ
                                                     ُ ْ َ
                                                َ ْ
                                                         َ
                                    ُ ْ َ
                         َ
                                               ُ

                 ------------------

                 (Haşiye):  İntihabım  olmayarak,  ihtiyarsız  bir  tarzda,  âdeta  umum
          Sözlerin ve Mektubların âhirlerinde şu Âyet

                                                   ِ
                                                           ِ


                ۪ ميكحْلا ۪۪ملعْلا ۪ت ۪ نَا۪ك َّ َ  ۪نا ِ  ۪ َّٓانت ۪ مَّلع ۪ام۪ ۪ َّلاا  ۪ َّٓنَل ا ۪  ۪مْل ۪ عَ۪لا۪كن احبس
                                           ْ َ َ
                                                         َ َ
                                 ْ َ
                                                                َ َ
                                                َ َ
                         ُ َ
                ُ
                     َ
                                                                    َ ْ ُ
          bana söylettirilmiş. Şimdi anladım ki; Tefsirimde, şu Âyet ile hitam buluyor.
          Demek inşâallah bütün Sözler, hakikî bir Tefsir ve şu Âyetin bahrinden birer
          cedveldir. En-nihayet yine o denize dökülüyorlar. Şu Tefsirin hitamında, güya
          her  Söz  manen  şu  Âyetten  başlıyor.  Demek o  zamandan  beri yirmi  senedir
          daha şu Âyeti Tefsir ediyorum; bitiremedim ki Tefsirin ikinci cildini yazayım.

                                                             S A İ D   N U R S Î
          -------------------------

                 Allah'ın  Avn  ü  İnayetiyle  ümidimin,  iktidarımın  fevkinde  şu
          tercümeyi  iyi  kötü  yaptım;  noksanları  çoktur,  Müellifçe  ıslahları  lâzımdır.
          Zâten  onun  Himmetiyle  bu  kadarını  ancak  yapabildim.  Yoksa  Nazm-ı
          Kur'andaki  îcazlı  olan  İ’cazı,  kısa  ve  veciz  olarak  beyan  eden  bu  Tefsiri
          sönük, kör bir fikirle tercüme etmek, Abdülmecid'in işi değildir. Yine onun
          Fart-ı Şefkatinden Himmeti yetişti, ikmaline muvaffak oldum.

                                           Müellifin küçük kardeşi ve Nur Talebesi
                                                                   Abdülmecid
   205   206   207   208   209   210   211   212   213   214   215