Page 38 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 38

40                                                                                                    İŞÂRÂT-ÜL İ’CAZ

          zevkine  muhaliftir.  Bir  kavmin  meylettiği  bir  şeyden,  öteki  kavim
          nefret ediyor. Bu Sırra binaendir ki, Kur'an-ı Kerim günahların cezası
          veya  hayırların  mükâfatı  hakkında  zikrettiği  Âyetlerde  tahsisat
          yapmamış;  âmm  bir  şekilde  bırakmıştır  ki,  herkes  zevkine  göre
          fehmetsin.
                 Hülâsa: Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan Âyetlerini, cümlelerini öyle
          bir  şekilde  Nazmetmiş  ve  vaz'etmiştir  ki,  her  cihetten  ihtimal  yolları
          bulunsun ki, muhtelif fehimler ve istidadlar, zevklerine göre hisselerini
          alabilsinler.  Binaenaleyh  Ulûm-u  Arabiyenin  kaidelerine  muvafık  ve
          Belâgatın prensiplerine uygun ve İlm-i Usûle mutabık olmak şartıyla,
          Müfessirlerin birbirine muhalif olan beyanatı ve ihtimalleri; zamanlara,
          tabakalara ve fehimlere göre murad ve caizdir diye hükmedilebilir. Bu
          nükteden anlaşıldı ki, Kur'anın İ’caz  vecihlerinden biri odur ki; Nazmı,
          öyle bir üslûbdadır ki, bütün asırlara, tabakalara intibak edebilir.
                              ِ
                  ِ
                        ِ

                  ۪بيغْلاب۪نونمءوي  ۪ ني ۪ َ ُ  ۪ ذَّلَا۪: Bu   Cümlenin   evvelki   cümle   ile
                    ْ َ
                          َ ُ ْ
          Nazmını  îcab  ettiren  münasebet  vecihleri  ise:  Bu  Cümle,  Mü’minleri
          medheder,  evvelki  Cümle  de  Kur'anı  medheder.  Şu  her  iki  medh
          arasında  bir  insibab  (dökülmek)  vardır  ki;  o  onu  ister,  o  onu  ister.
          Çünki  ikinci  medih,  birinci  medhin  neticesidir  ve  birinci  medhe  bir
          bürhan-ı innîdir ve Hidayetin semeresi ve şahididir. Ve aynı zamanda
          Hidayete  bir  yardımcı  vazifesi  görüyor.  Çünki  Mü’minleri  medhet-
          mekte  İmana  gelmek  için  bir  teşvik  vardır.  Teşvik  ise,  bir  nevi
          Hidayettir.
                   ۪ذَّلَا۪۪ile يقَّتم۪۪arasındaki münasebete gelince: Bunların biri


                 ن
                 ۪
                  ي
                 َ
                                ُ
                   ِ
                                                           ِ
                                        ِ
          tahliye هيلخت, diğeri tahliye  هيلحت۪dir. Tahliye  هيلخت۪ tathir etmek ve
                                                          َ ْ َ
                                           َ
                  َ ْ َ
                                       َ ْ
                                   ِ
          temizlemektir. Tahliye  هيلحت ise, tezyin  etmek ve süslendirmek mana-
                                     َ
                                 َ ْ
          sınadır.  Bunlar  birbiriyle  arkadaş  olup  burada  olduğu  gibi,  daima
          birbirini  takib  ediyorlar.  Onun  için  Kalb,  Takva  ile  seyyiattan
          temizlenir temizlenmez hemen onun ardında İman ile tezyin edilmiş ve
          süslendirilmiştir.

                 Kur'an-ı  Kerim, tahliye-i  seyyiatı  üç mertebesiyle zikretmiştir.
          Birincisi, şirki terk;  ikincisi,  maasiyi terk; üçüncüsü, masivaullahı terk
                                ِ
          etmektir.    Tahliye  هيلحت۪ise,  Hasenat  ile  olur. Hasenat da, ya Kalb
                                   َ
                              َ ْ
   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43