Page 33 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 33

HURUF-U MUKATTA’A                                                                                         35

                  3-  Beşerin  san'atı  olan  bir  şey,  bidayette  çirkin  ve  gayr-ı
           muntazam  olur,  sonra  yavaş  yavaş  intizama  sokulur.  Kur'an  ise,  ilk
           zuhurunda  gösterdiği  halâveti,  güzelliği,  gençliği  şimdi  de  öylece
           muhafaza etmektedir.

                  Ey Belâgat Letafetinin kokusunu koklayan arkadaş! Zihnini şu
                                                 ِ
           mebahis-i erbaaya gönder ki, bal arısı  ۪ للّا۪مَلَك۪اَذه ۪۪نَا۪دهشَا balını
                                                                    ُ َ ْ
                                                   ٰ
                                                      ُ
                                                                َّ ٰ
           çıkarsın.
                   ِ
                                                    ِ
                                             ِ

            ۪يقَّتمْلل ۪ىده ۪ ِ    ۪بيرَ۪لا۪ ۪ ب ات ۪ كلا ۪ ۪ كلذ۪۪۪:    Arkadaş  !     Kelâm-
                           ۪ هيف
                                                  َ ٰ
                                               ْ َ
            َ
                 ُ
                         ُ
                                َ ْ َ
                                         ُ
           ların  Hüsnünü  artıran  ve  güzelliğini  fazlaca  parlatan  Belâgatın
           Esaslarından  biri  de  şudur  ki:  Bir  havuzu  doldurmak  için  etrafından
           süzülen  sular  gibi,  belig  Kelâmlarda  da  zikredilen  Kelimelerin,
           kayıdların,  heyetlerin  tamamen  o  Kelâmın  takib  ettiği  esas  maksada
           nâzır  olmakla  onun  takviyesine  hizmet  etmeleri,  Belâgat  mezhebinde
           lâzımdır.
                                                  ِ
                                      ِ
                                                                    ِ
                                          ِ
                  Birinci    Misal :   ۪كبر۪باَذع۪نم۪ةحفن۪مهتسم۪ئَِل۪و   olan
                                                                   ْ
                                                             ْ
                                    َ َ
                                                    ٌ ْ َ ْ ُ َّ َ
                                                      َ
                                                                       َ
                                              َ ْ

           Âyet-i  Kerime  nazar-ı  dikkate  alınırsa  görülür  ki:  Bu  Kelâmdaki
           Maksad ve Esas, pek az bir azab ile fazla korkutmaktır. Ve bu Kelâmda
           olan  mezkûr  Kelimeler  ve  kayıdlar,  tamamen o maksadı takviye için
                                                                  ِ
           çalışıyorlar.  Ezcümle:  Şekk  ve  ihtimali  ifade  eden    ۪نا  şartiye  olup,
                                                                ْ
           azabın  azlığına  ve  ehemmiyetsizliğine  işarettir.  Ve  keza    ۪ةحفن
                                                                          ٌ ْ َ
                                                                            َ
           sîgasıyla  ve  tenviniyle,  azabın  ehemmiyetsizliğine  îmadır.  Ve   keza
             ۪سم Kelimesi, azabın şedid olmadığına işarettir. Ve keza teb'îzi ifade
             َّ َ
                    ِ
           eden  ۪نم  ve  şiddeti  gösteren  "nekal"  Kelimesine  bedel,  hıffeti  îma
                  ْ
                 ِ
           eden  ۪باَذع Kelimesi  ve ۪بر Kelimesinden  îma  edilen Şefkat, hepsi
                      َ
                                        َ

           de  azabın  kıllet  ve  ehemmiyetsizliğine  işaret  etmekle,  şu  şiiri  lisan-ı
           halleriyle temessül ediyorlar:
                                    ِ
                                                                          ِ
                                              ِ
                     ِ
               ۪يْيُ ۪    ۪ لامجْلا ۪ ۪ َكاذ ۪ َ۪ لا  ۪ ۪  ۪ ۪ و ۪  لُك  ۪ دحاو ۪ ۪ كنسح  ۪ ۪ و ۪  ۪ تّش ۪ انتارابع
                                َ
                                                              َّ َ
                                                   َ ُ
               ُ  ُ    َ َ                  ٌ َ  َ     ْ   َ ُ     َ ُ َ َ
   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38