Page 32 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 32

34                                                                                                    İŞÂRÂT-ÜL İ’CAZ

          ki:  Muhammed  Aleyhissalâtü  Vesselâm  remizleri,  îmaları  ve  en  gizli
          şeyleri sarih gibi telakki eder, anlar.

                 4- Şu Harflerin taktîi; Harf ve Lafızların hâvi oldukları kıymet,
          yalnız  ifade  ettikleri  manalara  göre  olmayıp,  İlm-i  Esrar-ül  Hurufta
          beyan  edildiği  gibi,  aded  ve  sayılar  misillü,  Harflerin  arasında  fıtrî
          münasebetlerin bulunduğuna işarettir. (Haşiye)

                      ۤ
                 5-    ۪لا  taktîiyle,  bütün  harflerin  esas  mahreçleri  olan  "halk,
                     ۤ
          vasat,  şefe"  mahreçlerine  işarettir.  Ve  zihinlerin  nazar-ı  dikkatini  şu
          mahreçlere çeviriyor ki; zihinler, gerek bu üç mahreçte, gerek bunlara
          bağlı  küçük  küçük  mahreçlerde  lafızların  ve  harflerin  nasıl  Vücuda
          geldiklerini hayret ve ibretle mütalaa etsinler.

                 Ey   zihnini  Belâgatın  boyasıyla  boyayan  arkadaş! Bu  letaifi
                           ِ
          sıkacak olursan,  ۪ للّا۪مَلَك۪اَذه içinden çıkacaktır.
                                       ٰ
                            ٰ ُ
                                                    ۤ
                 D ö r d ü n c ü     M e b h a s :  ۪لا emsaliyle beraber, terkib
                                                   ۤ
          şeklinden  taktî'  Suretinde  zikirleri,  bu  şeklin  müstakil  olup  hiçbir
          imama  tâbi'  olmadığına  ve  hiç  kimseyi  taklid  etmiş  olmadığına  ve
          üslûbları  acib,  çeşitleri  garib  yeni  saha-i  vücuda  gelen  bir  bedîa
          olduğuna işarettir. Bu mebhasda da birkaç letaif vardır.

                 1- Hatib ve beliglerin âdetindendir ki mesleklerinde daima bir
          misale tâbi' oluyorlar ve bir örnek üzerine nakış dokuyorlar ve işlenmiş
          bir  yolda  yürüyorlar.  Halbuki  bu  Harflerden  anlaşıldığına  nazaran,
          Kur'an hiçbir misale tâbi'  olmamıştır ve hiçbir  Nakş-ı  Belâgat  örneği
          üzerine nakış yapmamıştır ve işlenmemiş bir yolda yürümüştür.

                 2-  Kur'an  baştan  aşağıya  kadar,  nâzil  olduğu  heyet  üzerine
          bâkidir.  Bu  kadar  Kur'anı  taklid  etmeye  müştak  olan  dostlar  ve
          mütehacim  düşmanlara  rağmen,  şimdiye  kadar  Kur'anın  ne  taklidi
          yapılmış  ve  ne  de  bir  misali  gösterilmiştir.  Evet  Kur'an,  milyonlarca
          Arabî Kitablarla mukayese edilirse benzeri bulunamaz. O halde Kur'an
          ya hepsinin altındadır, bu ise muhaldir; öyle ise hepsinin fevkindedir..
          öyle ise Allah'ın Kelâmıdır.

                 ------------------
          (Haşiye): Kırk sene sonra Risale-i Nur, bu Lem'a-i İ’cazı körlere dahi göstermiştir.
   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37