Page 251 - Risale-i Nur - Lem'alar
P. 251
254 LEM’ALAR
Gördüm ve hissettim ve Hakkalyakîn zevkettim ki; Bekamın lezzeti ve
saadeti, aynen ve daha mükemmel bir tarzda Bâki-i Zülkemal'in Bekasına ve
benim Rabbim ve İlahım olduğuna, Tasdik ve İmanımda ve İz'anımda vardır.
Bunun edillesi, zevil-ehsası hayrette bırakacak gayet derin ve dakik oniki
hemhemler ve Şuur-u İmanlar ile Risale-i Hasbiye'de beyan edilmiştir.
İ k i n c i M e r t e b e – i N u r i y e – i H a s b i y e :
Fıtratımdaki hadsiz aczimle beraber, ihtiyarlık ve gurbet ve kimsesizlik ve
tecridim içinde; ehl-i dünya desiseleriyle, casuslarıyla bana hücum ettikleri
hengâmda Kalbime dedim: "Elleri bağlı, zaîf ve hasta bir tek adama or-
dular taarruz ediyor. Benim için bir Nokta-i İstinad yok mu?" diye
لي ۪ك وْلا م ى و عن للّا انبسح Âyetine müracaat ettim. Bana o Âyet bildirdi ki;
ُ
َ
ُ ٰ َ ْ َ
َ
َ ُ ْ
İntisab-ı İmanî vesikasıyla Kadîr-i Mutlak öyle bir Sultan'a intisab edersin
ki; zemin yüzünde her baharda dörtyüzbin milletten mürekkeb nebatat ve
hayvanat ordularının bütün cihazatlarını Kemal-i İntizam ile vermekle
beraber, başta insan olarak, hayvanatın muazzam ordusunun bütün erzakla-
rını, değil medenî insanların son zamanlarda keşfettikleri et ve şeker ve sair
taamların hülâsaları gibi, belki yüz derece o medenî hülâsalardan daha mü-
kemmel ve bütün taamların her nev'inden tohum ve çekirdek denilen Rah-
manî hülâsalara koyup; ve o hülâsaları dahi, onların pişirmelerine ve
inbisatlarına dair Kaderî tarifeler içinde sarıp, muhafaza için küçük san-
dukçalara koyup, tevdi' eder. O sandukçaların icadı, ن ُكEmrinde bulunan
ْ
نون ُ ۞ فاك fabrikasından o kadar çabuk ve kolay ve çoklukla olur ki; Kur'an
ْ
der: "Hâlık emreder, meydana gelir." Madem sen, İntisab-ı İmanî
tezkeresiyle böyle bir Nokta-i İstinad bulabildiğinden, hadsiz bir Kuvvete ve
Kudrete dayanabilirsin. Ben de Âyetten bu Dersimi aldıkça öyle bir Kuvve-i
Maneviyeyi buldum ki; değil şimdiki düşmanlarıma, belki dünyaya meydan
okuyabilir bir İktidar - ı İmanî hissederek, bütün Ruhumla beraber
ى
لي۪ك وْلا م عنو للّا انبسح dedim.
ُ
ْ َ
ُ ٰ َ
َ
َ
َ ُ ْ
Ü ç ü n c ü M e r t e b e – i N u r i y e – i H a s b i y e : Ben o
gurbetler ve hastalıklar ve mazlumiyetlerin tazyikiyle dünyadan alâkamı
kesilmiş bularak, ebedî bir dünyada ve bâki bir memlekette daimî bir
Saadete namzed olduğumu İman telkin ettiği hengâmda; tahassür akıtan