Page 252 - Risale-i Nur - Lem'alar
P. 252

YİRMİALTINCI  LEM’A                                                                                                    255


          "of! of!"dan vazgeçip, beşaşet izhar eden "oh! oh!" dedim. Fakat bu Gaye-i
          Hayal ve Hedef-i Ruh ve Netice-i Fıtratın tahakkuku, ancak ve ancak bütün
          mahlukatının  bütün  harekâtlarını  ve  sekenatlarını  ve  ahval  ve  a'mallerini,
          kavlen ve  fiilen  bilen ve  kaydeden ve  bu  küçücük  ve âciz-i  mutlak nev'-i
          insanı kendine Dost ve Muhatab eden ve bütün mahlukat üstünde bir makam
          veren bir Kadîr-i Mutlak'ın hadsiz Kudretiyle ve insana nihayetsiz İnayet ve
          ehemmiyet vermesiyle olabilir, diye düşünürken bu iki noktada, yani böyle
          bir  Kudretin  faaliyeti  ve  zahiren  bu  ehemmiyetsiz  insanın  hakikatlı
          ehemmiyeti hakkında İmanın İnkişafını ve Kalbin İtminanını veren bir izah

                                                                   ا
                                                        ن
          istedim. Yine o Âyete müracaat ettim. Dedi ki: "   بسح daki    ن ya dikkat
                                                       ا
                                                        َ
                                                                    َ
                                                            َ
                                                         ُ ْ
                                                              ن

                                                             ا
          edip,  senin  ile  beraber  lisan-ı  hal  ve  lisan-ı  kal  ile     ب   س   ح  yı  kimler
                                                                 ْ  َ ُ َ
          söylüyorlar,  dinle!"  emretti.  Birden  baktım  ki,  hadsiz  kuşlar  ve  kuşçuklar
          olan  sinekler  ve  hesabsız  hayvanlar  ve  nihayetsiz  nebatlar  ve  gayetsiz
                                                       ى

          ağaçlar dahi benim gibi lisan-ı hal ile  ي۪ك  وْل ا معن   و    للّا انب   سح manasını
                                             ل
                                              ُ
                                                               َ
                                                 َ
                                                                    َ
                                                     َ
                                                                  ْ ُ
                                                          ُ ٰ َ ْ
          yâdediyorlar ve herkesin yâdına getiriyorlar ki; bütün şerait-i hayatiyelerini
          tekeffül eden öyle bir vekilleri var ki, birbirine benzeyen ve maddeleri bir
          olan  yumurtalar  ve  birbirinin  misli  gibi  katreler  ve  birbirinin  aynı  gibi
          habbeler  ve  birbirine  müşabih  çekirdeklerden  kuşların  yüzbin  çeşitlerini,
          hayvanların yüzbin  tarzlarını,  nebatatın yüzbin nev'ini  ve  ağaçların yüzbin
          sınıfını yanlışsız, noksansız, iltibassız, süslü, mizanlı, intizamlı, birbirinden
          ayrı  farikalı  bir  surette  gözümüz  önünde,  hususan  her  baharda  gayet  çok,
          gayet  kolay,  gayet  geniş  bir  dairede,  gayet  çoklukla  halkeder,  yapar  bir
          kudretin azamet ve haşmeti içinde beraberlik ve benzeyişlik ve birbiri içinde
          ve bir tarzda yapılmalarıyla Vahdetini ve Ehadiyetini bize gösterir ve böyle
          hadsiz Mu'cizatı ibraz eden bir Fiil-i Rububiyete, bir Tasarruf-u Hallakıyete
          müdahale ve iştirak mümkün olmadığını bildirir diye anladım. Her Mü’min
          gibi benim Hüviyet-i Şahsiyemi ve Mahiyet-i İnsaniyemi anlamak isteyenler
                                           ا
          ve benim gibi olmak arzu  edenler    نبس   ح daki   ان  cem'iyetinde  bulunan
                                                         َ
                                            َ
                                                َ ُ ْ
          enenin,  yani  nefsimin  tefsirine  baksınlar.  Ehemmiyetsiz,  hakir  ve  fakir
          görünen  Vücudum  -her  Mü’minin  Vücudu  gibi-  ne  imiş,  Hayat  ne  imiş,
          İnsaniyet ne imiş, İslâmiyet ne imiş, İman-ı Tahkikî ne imiş, Marifetullah ne
          imiş, Muhabbet nasıl olacakmış?.. Anlasınlar, Dersini alsınlar!..
   247   248   249   250   251   252   253   254   255   256   257