Page 254 - Risale-i Nur - Lem'alar
P. 254

YİRMİALTINCI  LEM’A                                                                                                    257


                 Hülâsası şudur ki: Hayat, Zât-ı Hayy-ı Kayyûm'a baktıkça ve İman
          dahi  Hayata  Hayat  ve Ruh oldukça, Beka  bulur  hem  bâki  meyveler verir,
          hem öyle yükseklenir ki, Sermediyet Cilvesini alır, daha ömrün kısalığına ve
          uzunluğuna bakılmaz...

                 A l t ı n c ı    M e r t e b e – i    N u r i y e – i    H a s b i y e :
          Müfarakat-ı  umumiye  hengâmında  olan  harab-ı  dünyadan  haber  veren
          Âhirzaman Hâdisatı içinde müfarakat-ı hususiyemi ihtar eden ihtiyarlık ve
          âhir ömrümde bir hassasiyet-i fevkalâde ile Fıtratımdaki Cemalperestlik ve
          güzellik sevdası ve Kemalâta meftuniyet hisleri inkişaf ettikleri bir zamanda,
          daimî tahribatçı olan zeval ve fena ve mütemadi tefrik edici olan mevt ve
          adem,  dehşetli  bir  surette  bu  güzel  dünyayı  ve  bu  güzel  mahlukatı
          hırpaladığını, parça parça edip güzelliklerini bozduğunu; fevkalâde bir şuur
          ve  teessür  ile  gördüm.  Fıtratımdaki  aşk-ı  mecazî,  bu  hale  karşı  şiddetli
          galeyan ve isyan ettiği zamanda bir medar-ı teselli bulmak için yine bu Âyet-
          i Hasbiyeye müracaat ettim. Dedi: "Beni oku ve dikkatle manama bak!" Ben
                                     ى
                            ى
                           ض
          de Sure-i Nur'daki    ر   َلْا   و  تا  ومسلا     رون     للَّا ilâ  âhir..  Âyetinin rasatha-

                                       َ ٰ َ
                              ْ
                                  َ
                                                  ُ ٰ ُ
                                              ُ
          nesine girip İmanın dûrbîniyle bu Âyet-i Hasbiye'nin en uzak tabakalarına ve
          Şuur-u  İmanî  Hurdebîni  ile  en  ince  Esrarına  baktım,  gördüm:  Nasılki
          âyineler,  şişeler,  şeffaf  şeyler,  hattâ  kabarcıklar;  Güneş  ziyasının  gizli  ve
          çeşit  çeşit  Cemalini  ve  o  ziyanın  elvan-ı  seb'a  denilen  yedi  renginin
          mütenevvi güzelliklerini gösteriyorlar ve teceddüd ve teharrükleriyle ve ayrı
          ayrı  kabiliyetleriyle  ve  inkisaratlarıyla  o  Cemal  ve  o  güzellikleri  tazeleş-
          tiriyorlar ve inkisaratlarıyla Güneş'in ve ziyasının ve elvan-ı seb'asının gizli
          güzelliklerini  güzel  izhar  ediyorlar.  Aynen  öyle  de:  Şems-i  Ezel  ve  Ebed
          olan  Cemil-i  Zülcelal'in  Cemal-i  Kudsîsine  ve  nihayetsiz  güzel  Esma-i
          Hüsnasının sermedî güzelliklerine âyinedarlık edip Cilvelerinin tazelenmesi
          için  bu  güzel  masnu'lar,  bu  tatlı  mahluklar,  bu  cemalli  mevcudat,  hiç
          durmayarak gelip gidiyorlar; kendilerinde görünen güzellikler ve Cemaller,
          kendilerinin  malı  olmadığını,  belki  tezahür  etmek  isteyen  sermedî  ve
          mukaddes bir Cemalin ve daimî tecelli eden ve görünmek isteyen mücerred
          ve münezzeh bir Hüsnün İşaretleri ve Alâmetleri ve Lem'aları ve Cilveleri
          olduğunun pek  çok  kuvvetli  delilleri  Risale-i  Nur'da tafsilen izah  edilmiş.
          Burada o  Bürhanlardan üç  tanesi,  kısaca gayet  makul bir  surette  zikredil-
          miştir,  diye  beyana  başlar.  Bu  Risaleyi  gören  herbir  zevk-i  selim  ashabı
          hayrette kalmakla beraber kendilerinin istifadelerinden başka, gayrilerinin de
          istifadelerine  çalışmayı  lâzım  buluyorlar.  Hususan  ikinci  Bürhanda  Beş
          Nokta beyan ediliyor. Aklı çürük, Kalbi bozuk olmayan, her halde takdir ve
          tahsin ve
   249   250   251   252   253   254   255   256   257   258   259