Page 253 - Risale-i Nur - Lem'alar
P. 253

256                                                                                                                           LEM’ALAR


                  D ö r d ü n c ü    M e r t e b e – i    N u r i y e – i    H a s b i y e :
           Bir  vakit  ihtiyarlık,  gurbet,  hastalık,  mağlubiyet  gibi  Vücudumu  sarsan
           ârızalar, bir gaflet zamanıma rastgelip şiddetle alâkadar ve meftun olduğum
           Vücudumu,  belki  mahlukatın  Vücudlarını  "ademe  gidiyor"  diye  elîm  bir
           endişe verirken, yine bu Âyet-i Hasbiyeye müracaat ettim. Dedi: "Manama
           dikkat et ve İman dûrbîniyle bak!" Ben de baktım ve İman gözüyle gördüm
           ki: Bu zerrecik Vücudum, her Mü’minin Vücudu gibi hadsiz bir Vücudun
           âyinesi ve nihayetsiz bir inbisat ile hadsiz Vücudları kazanmasına bir vesile
           ve  kendinden daha  kıymetdar bâki,  müteaddid  Vücudları meyve veren bir
           Kelime-i  Hikmet  bulunduğunu  ve  mensubiyet  cihetiyle  bir  an  yaşaması,
           ebedî  bir  Vücud  kadar  kıymetdar  olduğunu  İlmelyakîn  ile  bildim.  Çünki
           Şuur-u İman ile bu Vücudum Vâcib-ül Vücud'un Eseri ve San'atı ve Cilvesi
           olduğunu anlamakla, vahşi evhamdan ve hadsiz firaklardan ve hadsiz müfa-
           rakat  ve  firakların  elemlerinden  kurtulup;  mevcudata,  hususan  zîhayatlara
           taalluk eden  ef'al ve  Esma-i  İlahiye adedince  Uhuvvet  rabıtalarıyla  müna-
           sebet peyda eylediğim bütün sevdiğim mevcudata muvakkat bir firak içinde
           daimî bir visal var olduğunu bildim. İşte İman ile ve İmandaki İntisab ile, her
           Mü’min gibi, bu Vücudum dahi hadsiz Vücudların firaksız Envârını kazanır;
           kendi gitse de onlar arkada kaldığından kendisi kalmış gibi memnun olur.

                  Hülâsa: Ölüm firak değil, visaldir, tebdil-i mekândır, bâki bir mey-
           veyi sünbül vermektir...

                  B e ş i n c i    M e r t e b e – i    N u r i y e – i    H a s b i y e : Yine
           bir vakit  hayatım çok  ağır şerait  ile  sarsıldı ve nazar-ı dikkatimi ömre ve
           hayata  çevirdi.  Gördüm  ki:  Ömrüm  koşarak  gidiyor,  Âhirete  yakınlaşmış.
           Hayatım dahi tazyikat  altında  sönmeye yüz tutmuş.  Halbuki  Hayy  İsmine
           dair Risalede izah edilen Hayatın mühim Vazifeleri ve büyük meziyetleri ve
           kıymetdar faideleri böyle çabuk sönmeye değil, belki uzun yaşamağa lâyık-
                                                                   ى

                                                           ي
                                                          ل
           tır,diye müteellimane düşündüm.Yine Üstadım olan    ۪ك َ  ا   ْل   و     معنو للّا     انبس   ح

                                                          ُ
                                                                 َ ْ َ ُ ٰ
                                                                          َ
                                                                              َ ُ ْ
           Âyetine  müracaat ettim.  Dedi:  "Sana  Hayatı veren  Hayy-ı  Kayyûm'a göre
           Hayata bak!" Ben de baktım, gördüm ki:  Hayatımın bana bakması bir ise,
           Zât-ı  Hayy-ı  Kayyûm'a  bakması  yüzdür;  ve  bana  aid  neticesi  bir  ise,
           Hâlıkıma  aid  bindir.  Şu  halde  Marzî-i  İlahî  Dairesinde  bir  an  yaşaması
           kâfidir,  uzun  zaman istemez...  Bu  Hakikat dört mes'ele  ile beyan  ediliyor.
           Ölü  olmayanlar  veyahud  diri  olmak  isteyenler,  Hayatın  Mahiyetini  ve
           Hakikatını ve hakikî Hukukunu o dört mes'ele içinde arasınlar, bulsunlar ve
           dirilsinler!..
   248   249   250   251   252   253   254   255   256   257   258