Page 345 - Risale-i Nur - Lem'alar
P. 345

348                                                                                                                           LEM’ALAR


           Faaliyetle Kemalâtının tezahürünü lezzetle takib eder... Madem herbir Faali-
           yette böyle sevilir, istenilir bir Kemal, bir lezzet vardır ve Faaliyet dahi, bir
           Kemaldir.. ve madem zîhayat Âleminde daimî ve ezelî bir Hayattan neş'et
           eden hadsiz bir Muhabbetin, nihayetsiz bir Merhametin Cilveleri görünüyor
           ve o Cilveler gösteriyor ki, kendini böyle sevdiren ve seven ve Şefkat edip
           Lütuflarda bulunan Zâtın Kudsiyetine lâyık ve Vücub-u Vücuduna münasib
           o  Hayat-ı  Sermediyenin  muktezası  olarak  hadsiz  derecede  (tabirde  hata
           olmasın) bir Aşk-ı Lahutî, bir Muhabbet-i Kudsiye, bir Lezzet-i Mukaddese
           gibi  Şuunat-ı  Kudsiye  O  Hayat-ı  Akdes'te  var  ki,  O  Şuunat  böyle  hadsiz
           Faaliyetle  ve  nihayetsiz  bir  Hallakıyetle  Kâinatı  daima  tazelendiriyor,
           çalkalandırıyor, değiştiriyor...

                  Sırr-ı Kayyûmiyete bakan hadsiz Faaliyet-i İlahiyedeki Hikme-
           tin ikinci şubesi: Esma-i İlahiyeye bakar. Malûmdur ki herbir Cemal Sahibi,
           kendi  Cemalini  görmek  ve  göstermek  ister;  herbir  hüner  sahibi,  kendi
           hünerini teşhir ve ilân etmekle nazar-ı dikkati celbetmek ister ve sever; ve
           hüneri gizli kalmış bir güzel Hakikat ve güzel bir mana, meydana çıkmak ve
           müşterileri  bulmak  ister  ve  sever.  Madem  bu  esaslı  Kaideler,  herşeyde
           derecesine göre cereyan ediyor; elbette Cemil-i Mutlak olan Zât-ı Kayyûm-u
           Zülcelal'in binbir Esma-i Hüsnasından herbir İsmin, Kâinatın şehadetiyle ve
           Cilvelerinin  delaletiyle  ve  Nakışlarının  işaretiyle,  her  birisinin  herbir
           mertebesinde hakikî bir Hüsün, hakikî bir Kemal, hakikî bir Cemal ve gayet
           güzel  bir  Hakikat,  belki  herbir  İsmin  herbir  mertebesinde  hadsiz  enva'-ı
           hüsünle hadsiz Hakaik-i Cemile vardır. Madem bu Esmanın Kudsî Cemal-
           lerini  irae  eden  âyineleri  ve  güzel  Nakışlarını  gösteren  levhaları  ve  güzel
           Hakikatlarını ifade eden sahifeleri, bu mevcudattır ve bu Kâinattır.. Elbette o
           daimî ve bâki Esma, hadsiz Cilvelerini ve nihayetsiz manidar Nakışlarını ve
           Kitablarını;  hem  Müsemmaları  olan  Zât-ı  Kayyûm-u  Zülcelal'in  Nazar-ı
           Müşahedesine,  hem hadd  ü hesaba gelmeyen  zîruh   ve zîşuur  mahlukatın
           nazar-ı  mütalaasına  göstermek  ve  nihayetli  mahdud  bir  şeyden  nihayetsiz
           levhaları ve bir tek şahıstan pek çok şahısları ve bir Hakikattan pek kesretli
           Hakikatları göstermek için, o Aşk-ı Mukaddes-i İlahîye istinaden ve o Sırr-ı
           Kayyûmiyete binaen, Kâinatı umumen ve mütemadiyen Cilveleriyle tazelen-
           diriyorlar, değiştiriyorlar.

                  D ö r d ü n c ü    Ş u a :

                  Kâinattaki hayret-nüma Faaliyet-i Daimenin Hikmetinin üçüncü
           şubesi  şudur  ki:  Herbir  merhamet  sahibi,  başkasını  memnun  etmekten
           mesrur olur; herbir şefkat sahibi, başkasını mesrur etmekten memnun olur;
           herbir  muhabbet  sahibi,  sevindirmeye  lâyık  mahlukları  sevindirmekle
           sevinir;  herbir  âlîcenab  zât,  başkasını  mes'ud  etmekle  lezzet  alır;  herbir
   340   341   342   343   344   345   346   347   348   349   350