Page 251 - Gizli El Bosna'da
P. 251
SONSÖZ: VAHfiET‹N FELSEFES‹ 249
maddi yönden "uygar" olmas›, onun ayn› zamanda yüksek bir manevi "kül-
tür"e sahip oldu¤u anlam›na gelmez. ‹nsan› insan yapan fley ise, as›l olarak bu
manevi kültürdür.
‹ki kavram aras›ndaki fark›, Izetbegovi¡ flöyle aç›klar:
Kültür, dinin insan üzerindeki ya da insan›n kendi üzerindeki etkisinden
ibarettir, uygarl›k ise zekan›n do¤a ve d›fl dünya üzerindeki etkisi anlam›na
gelir... Kültürün amac› terbiye sayesinde kendi kendine hakim olmak, uygar-
l›¤›n amac› ise bilim sayesinde do¤aya hakim olmakt›r. 23
Seküler Bat› medeniyeti, maddi yönden yüksek bir uygarl›kt›r, ama
manevi kültür yönünden son derece ilkeldir. Din reddedildikten sonra, insan
ruhunun terbiyesi ve e¤itimi gibi kavramlar yok olmufl ve bunun sonucunda
Bat› toplumu gerçekte barbar bir toplum haline gelmifltir. Izetbegovi¡, ayn›
fleyin Romal›lar için de geçerli oldu¤unu söyler. Ona göre Roma, manevi kül-
türden yoksun bir yüksek uygarl›¤›n örne¤idir ve Romal›lar "medenileflmifl
barbarlar"d›r. 24 Pax Romana bu yüzden barbar ve kanl›d›r; büyük bir maddi
uygarl›k ürünü ve bir mimari flaheseri olan Colesium, içinde insanlar› aslan-
lara yedirmek için yap›lm›flt›r. Ayn› flekilde Bat› medeniyetinin materyalizm-
den kaynak bulan yönleri de her zaman için kanl› ve sald›rgan olmufl, insan-
l›¤a say›s›z felaket ve ac› getirmifltir.
Materyalist Bat›n›n bu manevi ilkelli¤i, baflta de¤indi¤imiz "anlam
krizi"nin ve bundan kaynak bulan "yapay din"lerin de nedenidir. Bat› manevi
yönden kültürsüz oldu¤u için, bir fleylere karfl› olarak kendisine kültür ve
dolay›s›yla anlam bulmaya çal›flmakta, derin bir manevi kültür ve anlam
sahibi olan ‹slam'a da ayn› nedenle cephe almaktad›r.
Bat›'n›n büyük bir maddi uygarl›k kurarken nas›l olup da manevi kül-
türel yönünden büyük bir ilkelli¤e sapland›¤› sorusunu daha derinden ele al-
mak istersek, karfl›m›za ç›kan cevap, Hümanizm olacakt›r.
Hümanizm, 15. yüzy›l Avrupa's›nda Kilise'nin insan›n mahiyeti hakk›n-
daki kabullerine karfl› geliflen düflünce ak›m›yd›. Kilise doktrini, ‹ncil'in ver-
di¤i temel do¤rular›n bir sonucu olarak, insan›n ruhunda iki ayr› yön ol-
du¤unu bildiriyordu. Bir yön, ‹lahi yöndü ve tüm iyilikler buradan kaynak
buluyordu. ‹kinci yön, fieytani yöndü. ‹nsan›n bütün h›rslar›n›n, bencillik-
lerinin, günahlar›n›n kayna¤› bu ikinci yöndü. Bu "fieytani" yönden kurtul-
mak, ancak dinin kurallar›na uymakla ve böylece ruhun ›slah edilmesiyle
mümkün olabilirdi. Bir baflka deyiflle, insan sadece "ekmekle" yaflamazd›, onu
terbiye edecek manevi bir kültüre ve disipline (yani dine) ihtiyac› vard›.
Hümanizm iflte bu "iki yönlü ruh" kavram›n› reddetti ve Eski Yunan ve