Page 247 - Gizli El Bosna'da
P. 247

SONSÖZ: VAHfiET‹N FELSEFES‹                   245


             bir dine dönüflmekte"idi. 16
                  Ancak 1914'te patlak veren Dünya Savafl› ile birlikte büyük umutlar bir
             anda y›k›l›verdi. ‹lerlemenin yap›c› de¤il, y›k›c› yönde geliflti¤inin en sert ifa-
             desi ile karfl›lafl›lm›flt›. Yeni kültür ve yeni medeniyet toplumu, uyum, bar›fl ve
             mükemmelli¤e kavuflturmaktansa, onu yok etmiflti: ‹nsanl›k tarihinin o ana
             kadar gördü¤ü en büyük ve en ç›lg›n savafl, arkas›nda 10 milyon ceset ve çok
             daha fazla y›k›k hayat b›rakt›.
                  I. Dünya Savafl›'n› izleyen dönem, tam bir hayalk›r›kl›¤› dönemiydi. Av-
             rupa toplumlar›nda genifl çapl› bir nihilizm (hiççilik, hiçli¤e iman) egemen ol-
             du. Büyük savafl› izleyen bu y›k›k dünya, "Kay›p Nesil" olarak adland›r›ld›.
             Bu arada körü körüne inan›lan ve yol gösterici olarak say›lan bilim, kendi için-
             de sars›lmaya bafllad›. Newton'›n kesin kanunlara dayal› mekanistik fizi¤i,
             Einstein'in rölativitesi ile yer de¤ifltirince, 19. yüzy›l pozitivizmi de zeminini
             yitirdi.
                  Tüm bu geliflmelerin en önemli sonucu ise, hayat›n anlam›n›n giderek
             yok olmas›yd›. Dini de¤erler göz ard› edilince, anlam da kalmam›flt›. Anlam
             olmay›nca da, toplumu birarada tutan ve insanlar› "kötü" olmaktan al›koyan
             bir güç kalm›yordu. Bizzat bir anlam haline getirilmeye çal›fl›lan kültür, mede-
             niyet ve ilerleme gibi kavramlar da üstte anlatt›m›z flekilde çözülüyorlar, "gö-
             receli" hale geliyorlard›. The Holy Blood and The Holy Grail'in yazarlar› Baigent,
             Leigh ve Lincoln'ün deyifliyle, büyük bir "anlam krizi" do¤mufltu; "hayat her-
             hangi bir anlamdan ve belirleyicilikten tümüyle kopmufl ve hiçbir somut he-
             defi olmayan tesadüfi bir kavram haline gelmifl"ti. 17
                  ‹ki Dünya Savafl› aras›ndaki dönemde, bu çözülmeye karfl› "alternatif"
             anlamlar ve bat›l “din”ler yarat›lmaya çal›fl›ld›. Nazizm, dinin yerini almaya
             çal›flan alternatiflerin en önemlilerindendi. Nazi ideolojisi ve Nazi seremonile-
             ri tam bir dini ritüel gibi tasarlanm›flt›. Hitler, siyasi bir liderden de öte, meta-
             fizik bir kurtar›c›, neredeyse bir tür Mesih portresi çiziyordu. Hamburg Valisi
             bir keresinde flöyle demiflti: "Bizim rahiplere ihtiyac›m›z yok. Tanr›'ya Adolf Hitler
                                  18
             arac›l›¤› ile ulaflabiliyoruz." Nisan 1937'de, bir grup Alman ise flu aç›klamay› ya-
             p›yordu: "Adolf Hitler'in sözü, Tanr› sözüdür. Koydu¤u kurallar ve kanunlar, Tanr›'n›n
             otoritesine dayanmaktad›r." 19
                  Dini ortadan kald›rarak iktidara gelen Leninizm de ayn› flekilde davran-
             d› ve bizzat kendisini bir din haline getirmeye çal›flt›. Lenin'in devrimci görüfl-
             lerinin kayna¤›, Marx'tan ziyade, Bakunin'di. Bakunin'e göre devrim, yaln›zca
             siyasi de¤il, metafizik ve teolojik bir kavramd›. 20  Bakunin ayn› zamanda da
             aç›k bir Satanist'ti. fieytan› "tüm devrimcilerin ruhani lideri, insan özgürlü¤ü-
             nün gerçek öncüsü" olarak görüyordu. 21
                  Leninizm'in temelinde de bu sapk›n inanç yat›yordu. Nitekim Lenin,
   242   243   244   245   246   247   248   249   250   251   252