Page 171 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 171

EMİRDAĞ  LÂHİKASI-I                                                                                       173


                  Bu manidar yeni zelzeleyi merak ettim. Kalben dedim: Eğer sair
           yerlerde bu şiddetle olmuşsa, herhalde Nur Şakirdlerine dahi  yine bir
           tecavüz  var.  "Yoksa  benim  yalnız  Mektubumla  alâkadardır?"  diye
           sordum.  Dediler:  Yalnız  Ankara  hafif,  Afyon  ve  Eskişehir  ve  bu
           Emirdağı'nda  ve  en  şiddetlisi  bu  kasabada  olmuş.  Fakat  medar-ı
           hayrettir ki, dört defa şiddetli olduğu halde, hiçbir zarar olmadı. Bunun
           bir  Hikmeti  budur:  Kat'î  emir  verilmiş  ki:  "Said'i  cebren  hükûmete
           getiriniz."  Bekçiler  ve  bir  onbaşı  gelmişler.  Kapımı  kapamıştım,
           kilitlemiştim.  Onlar  demişler:  "Biz  istifa  ederiz,  onun  kapısını
           kırmayacağız."  Dönmüşler,  gitmişler.  Demek  bu  hususî  zelzele,
           müdafaatımdaki zelzeleler gibi Risale-i Nur'la alâkadardır ki; bu defa
           hususî  kaldı,  hem  şiddetiyle  beraber  zararsız  geçti.  Eğer  Nur'un
           buradaki küçücük Medresesinin kapısını kırsaydılar, elbette tokat ciddî
           olacaktı; yalnız ihtar için olmayacaktı. Gerçi bu taarruz cüz'î ve hafif
           idi, fakat ben gizlemem ki, hiç bu defa gibi damarıma dokunmamıştı.
           Fakat  Nur  ve  Nurcuların  hatırı  için,  hârika  tahammül  ettim.  Çünki  o
           bedbaht, hükûmette, Vazife sandalyasında bana şetmedip Hizmetçime
           der: "Git, ona söyle." Hükûmetin nüfuzunu serseri şahsına mâlederek
           meydan okumuş ve Eski Said'in bende irsiyet kalan damarıma çok ilişti.
           Fakat fevkalâde ehemmiyetli olan sükûn ve temkin ve itidal-i dem
           ve sabır ve tahammülün kat'î lüzumu beni teskin etti.

                  Sâlisen:  Marangoz  merhum  Barla'lı,  hârika  Sadakatlı  Mustafa
           Çavuş'un  tam  yerine  geçen  Medrese-i  Nuriyenin  tam  çalışkan
           Kahramanlarından  Marangoz  Ahmed'in  benim  için  Sava'nın  Davraz
           Dağı'nda  Berzahî  ve  Uhrevî  bir  Menzil,  bir  mezar  düşünmesi  ve
           yazması, beni çok sevindirdi ve hazînane ağlattırdı.

                                          *  *  *
                  Aziz, Sıddık  Kardeşlerim!
                  Tekrar  Mübarek  Ramazanınızı  tebrik  ederiz.  İki  Kahraman
           Kardeşin  ve  “Mu'cizat-ı  Ahmediye”de  yedi  çocuğun  bir  cihette  bir
           sekizincisi hükmüne geçen Süleyman Rüşdü'nün mübarek kerimesinin
           makine ile “Zülfikar-ı Mu'cizat”a çalışmasını ve Hüsrev ve Tahirî'nin
           şirin ve dikkatli yazılarını teksir etmeğe fedakârane deruhde etmelerini
           bütün  Ruh  u  Canımızla  onları  tebrik  ederek,  şimdiye  kadar  pek
           fevkalâde  Nurlara  ettikleri  kıymetdar ve meyvedar sâbık Hizmetlerine

                                                       ا

                                                     للّ
           karşı,     Risale-i Nur     hesabına     binler      ءَّٓ ا   ش ام    ve      للّ ا َكراب
                                                                       ُ ٰ
                                                                             َ َ
                                                         َ ٰ
                                                     ُ
                                                           َ َ
   166   167   168   169   170   171   172   173   174   175   176