Page 52 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 52

ِ
                                         ِ
                                                             ِ ِ
                       ِ
                                  ِ ٍ
                      ِ ۪هدمحب  ِ ح ِ ِ  س َ  ِ ِبيَُِّلااِء َ شَِنمِناوِِِِِِِِِِِِِهناحبس ِهمسا ِ ب
                              َ س
                        ْ
                                           ْ َ
                                        ْ
                                     ْ
                                                                ْ
                                                      س َ َ ْ س
                             ِّ
                           ِ
                         ا ِ مئادِادبَاِهتاَكربِو ِ ِ ِ للّا ِةمحرِوِمسكيَل ِ عِم ِ َلاسلَا
                                             س َ ْ َ َ ْ
                                                             َّ س
                                                        َ ْ
                            َ   َ س س َ َ
                                          ٰ َ
                 Aziz Sıddık Kardeşlerim!
                 Ondokuzuncu  Söz'ün  âhirinde  Kur'andaki  tekrarın  ekser
          Hikmetleri,  Risale-i  Nur'da  dahi  cereyan  eder.  Bilhassa  ikinci
          Hikmeti tamtamına vardır. O Hikmet şudur:
                 Herkes  her  vakit  Kur'ana  muhtaçtır.  Fakat  herkes,  her  vakit
          bütün  Kur'anı  okumağa  muktedir  olamaz.  Fakat  bir  sureye  galiben
          muktedir  olur.  Onun  için  en  mühim  Makasıd-ı  Kur'aniye  ekser  uzun
          surelerde dercedilerek; herbir sure küçük bir Kur'an hükmüne geçmiş.
          Demek  hiçbir  kimseyi  mahrum  etmemek  için  Haşir  ve  Tevhid  ve
          Kıssa-i  Musa  (A.S.)  gibi  bazı  maksadlar  tekrar  edilmiş.  Aynen  bu
          ehemmiyetli  Hikmet içindir ki,  bazı defa haberim  olmadan, ihtiyarım
          ve  rızam  olmadığı  halde,  bazı  ince  Hakaik-i  İmaniye  ve  kuvvetli
          hüccetleri  müteaddid  Risalelerde  tekrar  edilmiş.  Ben  çok  hayret
          ederdim.. Neden bunlar  bana unutturulmuş,  tekrar  yazdırılmış? Sonra
          kat'î  bir  surette  bildim  ki:  Herkes  bu  zamanda  Risale-i  Nur'a
          muhtaçtır.  Fakat  umumunu  elde  edemez.  Elde  etse  de  tamam
          okuyamaz.  Fakat  küçük  bir  Risale-i  Nur  hükmüne  geçmiş  bir
          Risale-i Câmiayı elde edebilir. Ve ekser vakitlerde muhtaç olduğu
          mes'eleleri onda okuyabilir ve gıda gibi her zaman ihtiyaç tekerrür
          ettiği gibi, o da mütalaasını tekrar eder.
                 İ k i n c i   B i r   N o k t a: Âyet-ül Kübra'dan çıkan "Vird-ül
          Ekber"  namındaki  arabî  Risaleciğin  âhirinde,  Risale-i  Münacat'ın
          başındaki  Âyetin  Tefsiri  diye  arabî  kısımları  ilâve  edilse,  beraber
          okunsa münasibdir. Biz de nüshamızda yazdık.
                 Ü ç ü n c ü   N o k t a: Aziz Kardeşlerim! Çok defa Kalbime
          geliyordu.. Neden İmam-ı Ali (R.A.) Risale-i Nur'a ve bilhassa Âyet-
          ül  Kübra  Risalesi'ne  ziyade  ehemmiyet  vermiş?  diye  Sırrını
          beklerdim.

                 ِ
           دمحْلا  ihtar edildi. İnkişaf eden o Sırra şimdilik yalnız kısa bir işaret
                ِللّ ِ
                 ٰ
            ْ َ
          ediyorum. Şöyle ki:
   47   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57