Page 56 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 56
58 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
Hüsrev müteessir olarak başka yerde aramış, İşarat-ül İ'caz'ı bulmuş.
Tahminen demiş ki: "Bana sebkat eden her halde benden ilerideki
Ispartalı Kardeşlerimdir." Her ne ise... Bu İşarat-ül İ'caz nüshasını Hâfız
Ali ve Sabri'deki nüshalarda bulunan Keramet-i Tevafukiyeyi yazdırmak
istiyor. En kolay bir çaresi, küçük bir defterde her sahifesinde tefsirin bir
sahifesine mukabil Huruf-u Hecanın ( ا ve ت ve saire) kaydederseniz,
gönderirseniz iyi olur. Kolayını bulmazsanız kalsın. Umum Kardeşlerime
birer birer Selâm ve bilhassa Risaleler ile çok meşgul olanlara Selâm ve
Dualar ederim ve Dualarını beklerim.
Kardeşiniz
S a i d N u r s î
* * *
(Emin ve Küçük Hüsrev Feyzi'nin bir fıkrasıdır)
Hizmet-i Kur'aniyede bizi sebkat eden sadık, hâlis, metin, vefakâr
Kardeşlerimizden mübarek Hüsrev ve Rüşdü gibi Zâtlar, Risale-i Nur
Hâdimlerine, vazifelerinin makbuliyetine bir emare olarak ihsan olunan
Bereket hakkında müteaddid fıkralar yazmışlar. Biz de bu Kardeşlerimizin
fıkraları gibi, bu yakın zamanlarda beraber tezahür eden, gördüğümüz bazı
hâdisatı kaydedeceğiz. Nümune için yalnız bir kısmını beyan ederiz.
B i r i s i şudur ki: Bu yakında Üstadımızla beraber kıra
çıkmıştık. Çay yapılmasını, hem ikişer çay, hem üçer şekerle içilmesini
emir buyurdular. Hepimiz, üçer şekerle ikişer çay içtik. Yalnız Emin
Kardeşimiz bir şeker kendisine noksan olarak içmiş. Akşam üzeri, Risale-i
Nur'un Menba-ı İntişarı olan Üstadımızın odasına geldik. Emin, şeker
kutusuna sarfolunan şekerleri koymak istemiş, fakat kutu sekiz şekerden
fazla almamış. Emin ِللّاِ ناحبس der; onyedi şeker yerine kutu sekiz
ِ ف
ٰ
َ َ
َ ْ س
şekerle dolsun, diye taaccüb ettik. İşte bu vakıa, bize Şuhud derecesinde
kanaat verdi ki; bu Sır Risale-i Nur'a, Hâdimlerine bir İnayet-i İlahiye ve
bir İltifat-ı Rabbaniyedir.
İ k i n c i s i: Yine aynı günde ben, yani Mehmed Feyzi, evvelce
yazıp Üstadıma teslim ettiğim Hücumat-ı Sitte Risalesi'ni bana vermek
için sakladığı yerden ararken, fevkalme'mul bir surette bulunmaz. Birden o
anda, âdetlerinin hilafına olarak hiç vuku' bulmamış