Page 55 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 55

KASTAMONU LÂHİKASI                                                                                      57


           ve  dikkatli  ve  isabetli  ve  keskin  Hüsrev'in  nazarı  doğrudur.  Bâki  bir
           Eserde muvakkat ve cüz'î ve hususî kelimeler tayy edilse daha iyidir.
           Bu defaki Mektubunuzda kerametkârane üç nokta gördük:

                  B i r i n c i s i: Buranın bir Hüsrev'i olacak derecede İhlas ve
           irtibat  ve  iktidarı  gösteren  Küçük  Hüsrev  Mehmed  Feyzi  isminde
           Risalet-ün Nur'un çalışkan bir Talebesi askerden gelip, daha ikinci defa
           görüşüldüğü  vakit,  Mektubunuzda  Feyzi  ismini  gördük,  dedik:  Bu
           Risale-i  Nur'un  Şakirdleri,  birbirinden  ne  kadar  uzak  olsa  da,
           birbirine pek yakındır ki, böyle birden hissedip yazdılar.
                  İ k i n c i s i: Bu Küçük Hüsrev Feyzi, bu âhirlerde İstanbul'da
           iken  Risale-i  Nur  hesabına  zihnime  dokundu.  Müteessir  oluyordum.
           "Acaba  rahatsızlığı  var  mı?"  Birden  zihnim  yüzünü  ondan  çevirdi,
           Hâfız Ali ile şiddetli meşgul oldum. Anladım ki, teessür verecek var.
           Fakat  Risale-i  Nur'un  fa'al  merkezi  olan  Hâfız  Ali  cihetinde  olacak.
           Hâfız Ali'ye şifa Duasına başladım, devam ettim. Ve Mektub gelmeden
           evvel Feyzi'den sordum: "Sen bir hastalık çektin mi?" O dedi: "Yok".
           Dedim:  "Öyle  ise,  Isparta'da  Risale-i  Nur'un  ehemmiyetli  ve
           kuvvetli  bir  Rüknünün  bir  rahatsızlığı  var.  Fakat,  hayalim
           Hakikatın  suretini  şaşırmış."  Sonra  Mektubunuz  geldi,  Hakikat
           anlaşıldı.
                  Ü  ç  ü  n  c  ü  s  ü:  Bundan  yirmi  gün  evvel,  Eyyam-ı
           Mübarekeden  sonra  hatırıma  geldi  ki,  vazifedarane  Kalemi  her  gün
           istimal  etmeyenler,  Risale-i  Nur  Talebeleri  ünvan-ı  icmalîsinde  her
           yirmidört  saatte  yüz  defa  hissedar  olmak  yeter  diye,  hususî  isimlerle
           has Şakirdler dairesi içinde bir kısmın isimleri muvakkaten tayyedildi.
           Kardeşimiz Hakkı Efendi de onların içinde idi. Birkaç gün öyle devam
           etti. Sonra birden hiç sebeb hissetmeden yine Hakkı, Hulusi'ye arkadaş
           oldu. İsmiyle, resmiyle Has Dairesine girdi. Hakkı'nın "Beni Duadan
           unutmasın"  diye,  Mektubunuzdaki  fıkranın  yazıldığı  aynı  zamanda,
           hususî Duayı kazanmış hesabıyla tahmin ettik. Hattâ bugünlerde bunun
           gibi İnayetin çok Lem'aları var. Emin, bunları havadis-i yevmiye diye
           bir  fıkra  yazacak,  belki  size  de  gönderecek.  Risale-i  Nur'un  oradaki
           küçük  Talebeleri  ve  istikbalde  kıymetdar  Şakirdleri  olanlar,  şimdi  de
           Talebeler dairesinde olarak hissedardırlar.  İstanbul'da Mehmed Feyzi,
           Eski  Said'in  Risalelerini  ararken,  aynı  günde  Kahraman  Rüşdü,  bir
           dükkânda     mevcudunu      toplamış,      almış    idi.    Küçük
   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60