Page 60 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 60

62                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN


          seferberlik yaptı. 1359'da 27, 28, 29 doğumluları silâh altına aldı. Bu
          meyanda,  Risale-i  Nur  Talebelerinden  Mehmed  Feyzi  ve  ben  gibi
          küçük  Talebeler  de,  bir  Hikmete  binaen  askere  alınmıştı  (Haşiye).
          Üstadımız, yalnız altı-yedi ay kadar, Risale-i Nur'un İntişarı hususunda
          başka  muhitte  bulunmamız  îcab  ettiğinden,  Kalb,  fikir  ve  avucunu
          Cenab-ı Hakk'ın Rahmetine açtığı manen anlaşıldığından, bu Duasının
          kabulü  Risale-i  Nur'un  mühim  bir  Kerameti  neticesi  olarak  başka
          muhite askerlik vazifesi içinde, Risale-i Nur'a Hizmet için gönderildik.
          Altı-yedi ay sonra, Feyzi ve Salahaddin Vazife-i Neşri yaptıktan sonra,
          mezkûr kur'aların en tehlikeli bir zamanda Alman orduları Romanya'yı
          işgal, Bulgaristan'ın tazyik, İtalya da Yunanistan'la harbettiği bir sırada
          terhisleriyle o Keramet anlaşılmıştır. (Haşiye-1)

                 ------------------
                 (Haşiye):  Feyzi'nin  ve  Salahaddin'in  asker  olması  dolayısıyla  Üstad  hafif
          tebessüm ederek: "Sizi onlar alamazlar. Vazifeniz var, davet ediliyorsunuz. Çünki
          lisanla  olmasa  da  hal  ve  etvarınız  o  vazifeyi  görecektir."  dedi.  Hakikaten
          Salahaddin asker olduğunda mübarek Ramazan'da İzmit'in Tavşan Tepesi'nde havanın
          müsaadesizliğine  rağmen  yine  cemaatle  Teravih  Namazı  kıldırması  ve  Alay'ın
          Hadımköyü'ne  kalkması  Ramazan'ın  27,  28,  29  uncu  günlerine  tesadüf  etmesi
          dolayısıyla oruç  ve  Namazını vapurda, Kadir Gecesi'ni de Hadımköyü'nde  istasyon
          rampasında, yağmurlu soğuk bir havada müşkilâtla bulduğu su ile Abdest alıp, sandık
          kapağı  üstünde  kılması  ve  geceyi  yük  vagonları  içinde  acı  bir  vaziyette  şükürlerle
          geçirmesi,  sair  neferattaki  Hiss-i  Diyaneti  heyecana  getiriyordu,  bir  ders  hükmüne
          geçerdi. Ve Balaban Köyü'nde Bayram Namazından evvel askerî ve sivil eşhasa, köy
          Câmiinde  Namaz  hakkında  Dördüncü  Söz'ü  aynen  okuması  ve  Risale-i  Nur'la
          Vaazda  bulunması;  Kardeşim  Feyzi  dahi  aynen  bulunduğu  kıt'ada  daha  tesirli  bir
          tarzda,  manevî  lisan-ı  hal  ve  kal  ile  Ders  vermesi,  bilfiil  Üstadının  nutkunu  tasdik
          eder. 27, 28, 29 tarihi, mübarek günlerin en meşakkatlisi idi. Türkiye'de 1359'da 27,
          28, 29 kur'aları askere alınmıştı. Bu Tevafuk dahi, Keramete bir letafet katar.
                                                                     Salahaddin
                 (Haşiye-1): Evet Üstadım bana Mu'cizat-ı Ahmediye'yi, Kardeşim Hüsrev
          tarzında  yazdırıyordu.  Ben  -yani  Feyzi-  bir  parça  tenbellik  ettim.  Birden  28'lilerle
          askere  istenildim.  Yine  Üstadım  dedi:  "Mu'cizat-ı  Ahmediye'yi  yaz,  seni  şimdi
          vermeyeceğim."  Başladım.  O  emir  bir  hafta  geri  kaldı.  Tekrar  bir  ârıza  ile  yazı
          noksan  kaldı.  Tekrar  askere  çağrıldım.  Yine  Üstadım:  "Git  yaz!"  dedi.  Ciddî
          çalışmaya başladım. Fevkalme'mul, ikinci defa emir geri kaldı. Bir hafta sonra, tekrar
          bir  mazerete  binaen  yazıyı  bıraktım.  Üstadım  dedi:  "Senin  şimdi  vazifen  Risale-i
          Nur  noktasında  askerliktedir."  Birden  bir  emir  geldi,  bir  şefkat  tokadı  yeyip
          vazifeme gönderildim. Cenab-ı Hakk'a şükür Risale-i Nur'a çalıştım ve çalıştırıldım.
          Üstadımız  bize  söylediği  gibi,  altı-yedi  ay  sonra  terhis edilip Üstadıma kavuştum.
   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65