Page 892 - Yaratılış Atlası 1. Cilt
P. 892

hepsi de, bu algıları zihinlerinin içinde seyretmektediler, ama bunun bilincinde de¤ildirler.
                          Bu konu çok önemlidir ve Allah'ı inkar eden materyalist felsefeyi en temelinden çökertir. Marx, Engels,
                     Lenin gibi materyalistlerin bu konuyu duyduklarında pani¤e kapılmaları, öfkelenmeleri, yandafllarını "sa-
                     kın düflünmeyin" diye uyarmaları bu yüzdendir. Aslında bu kifliler, algıların beyinde olufltu¤u gerçe¤ini bi-

                     le kavrayamayacak kadar büyük bir akli zaafiyet içindedirler. Beyinlerinin içinde seyrettikleri dünyayı "dıfl
                     dünya" sanmakta, bunun aksini gösteren apaçık delilleri ise bir türlü anlayamamaktadırlar.
                          Bu gaflet, Allah'ın inkarcılara vermifl oldu¤u akıl eksikli¤inin bir sonucudur. Çünkü Kuran'da bildiril-
                     di¤ine göre, inkarcıların "kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler,

                     kulakları vardır bununla iflitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha afla¤ılıktırlar. ‹flte bunlar gafil
                     olanlardır." (Araf Suresi, 179)
                          Bu noktanın daha ötesini, kendi samimi düflüncenizi kullanarak da bulabilirsiniz. Bunun için, dikkati-
                     nizi toplayarak konsantre olmanız, etrafınızdaki cisimleri nasıl gördü¤ünüz ve onlara nasıl dokundu¤unuz

                     hakkında düflünmeniz gerekir. E¤er dikkatlice düflünürseniz, gören, ifliten, dokunan, düflünen ve flu anda
                     bu kitabı okuyan akıllı varlı¤ın, sadece bir ruh oldu¤unu ve sanki bir tür perde üzerinde "madde" denen al-
                     gıları seyretti¤ini hissedebilirsiniz. Bunu kavrayan insan, insanlı¤ın büyük bölümünü aldatan maddi dün-
                     ya boyutundan uzaklaflıp, gerçek varlık boyutuna girmifl olur.

                          Sözünü etti¤imiz gerçek, tarih boyunca baz› dindarlar ya da felsefeciler taraf›ndan anlafl›lm›flt›r. Bu ger-
                     çe¤i yanl›fl anlayan ve tüm mahlukat›n varl›¤›n› reddeden "Vahdet-i Vücut" görüflü hatal› bir yola sapm›fl
                     olsa da, büyük müceddid ‹mam Rabbani, bu konudaki do¤ru ölçüyü koymufltur. ‹mam Rabbani'ye göre
                     tüm varl›klar, Allah'a k›yasla "gölge varl›k"t›r. ‹mam Rabbani, Muhyiddin Arabi, Mevlana Cami gibi ‹slam

                     alimleri bu gerçe¤i Kuran'›n iflaretleriyle ve ak›l yoluyla bulmufllard›r. George Berkeley gibi baz› Bat›l› fel-
                     sefeciler de ayn› gerçe¤i ak›l yoluyla kavram›fllard›r. ‹mam Rabbani, tüm maddesel evrenin bir "hayal ve ve-
                     him (alg›)" oldu¤unu ve tek mutlak varl›¤›n da Allah oldu¤unu Mektubat'›nda flöyle anlatm›flt›r:

                          Allah... yaratt›¤› varl›klar›n vücutlar›n› yokluktan baflka bir fley yapmad›... Tüm bunlar›, his ve vehim (alg›) de-
                          recesinde yaratt›... Alemin varl›¤› his ve vehim derecesinde olup, maddi derecede de¤ildir... Gerçek manada d›-
                          flar›da (d›fl dünyada) Yüce Zat'tan (Allah'tan) baflkas› yoktur. (‹fadeler Türkçelefltirilerek al›nm›flt›r.)  208
                          ‹slam tasavvufu konusunda bir uzman olan Abdülhakim Bilge, "Mutlak Varl›k, Gölge Varl›k ve Yokluk"
                     bafll›kl› makalesinde, ‹mam Rabbani'nin bu konuda ortaya koydu¤u do¤ru ölçüyü flöyle özetlemektedir:

                          ‹mam-› Rabbani nazar›nda, alem, "yokluk" mertebelerinden ibarettir ki, ‹lahi isimler ve s›fatlar, ilim dairesinden
                          o yokluk mertebelerine aksetmifl ve d›fl planda Allah'›n var k›lmas›yla, o ak›fl ve yokluk mertebelerinden "gölge
                          varl›k"lar (vucud-i zilliler) halinde mevcut olmufllard›r.
                          Bu flekilde anlafl›l›yor ki, alem, hariçte asl› ve hatta zati bir vücutla mevcuttur ve fakat bu "hariç" de vücut ve s›-
                          fatlar gibi o haricin gölgesidir. Alem için, "Allah'›n ayn›d›r" demek mümkün de¤ildir. Zira, aralar›nda harici bir
                          ayr›l›k ve ayk›r›l›k vard›r. T›pk›, bir kimsenin gölgesi, mecazi olarak, o kimsenin ayn› ve kendisidir, demek do¤-
                          ru olmad›¤› gibi...
                          ‹mam-› Rabbani... O, gölgenin, harici varl›¤› oldu¤unu, yani gölge varl›¤›n, d›fl varl›k aleminde mevcut oldu¤u-
                          nu kabul eder ve kesinlikle gölgeyi, asl›na birlefltirmez. (Abdülhakim Bilge, "Mutlak Varl›k, Gölge Varl›k ve Yokluk",
                          Arafiyan Dergisi, Kas›m 1994 )
                          Ancak bu gerçe¤i kavrayanlar›n say›s› tarih boyunca hep s›n›rl› kalm›flt›r. ‹mam Rabbani gibi büyük

                     alimler, bu gerçe¤in kitlelere anlat›lmas›n›n sak›ncal› olabilece¤ini, ço¤u insan›n bunu anlayamayaca¤›n›
                     yazm›fllard›r.
                          ‹çinde yaflad›¤›m›z ça¤da ise, söz konusu gerçek, bilimin ortaya koydu¤u kan›tlarla aç›klan›r hale gel-
                     mifl bulunmaktad›r. Maddenin mutlak varl›k olmad›¤› ve bizim onun hakk›ndaki bilgimizin çok s›n›rl› ol-

                     du¤u gerçe¤i, dünya tarihinde ilk kez bu denli somut, aç›k ve anlafl›l›r bir biçimde izah edilmektedir.
                          Bu nedenle 21. yüzy›l, insanlar›n yayg›n olarak ‹lahi gerçekleri kavrayacaklar› ve tek mutlak varl›k olan
                     Allah'a dalga dalga yönelecekleri bir tarihsel dönüm noktas› olacakt›r. 21. yüzy›lda, 19. yüzy›l›n materya-
                     list inançlar› tarihin çöplü¤üne at›lacak, Allah'›n varl›¤› ve yarat›fl› kavranacak, mekans›zl›k, zamans›zl›k gi-

                     bi gerçekler anlafl›lacak, insanl›k as›rlard›r gözünün önüne çekilen perdelerden, aldatmacalardan ve bat›l
                     inan›fllardan kurtulacakt›r.
                          Bu kaç›n›lmaz gidiflin hiçbir gölge varl›k taraf›ndan durdurulmas› da mümkün de¤ildir...





                890 Yarat›l›fl Atlas›
   887   888   889   890   891   892   893   894   895   896   897