Page 138 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 138
sandıklar, ileride taş köprü… Bu kısmı zaten bi- nun öfkesini bir Arnavut kaldırımından alacaktı.
liyordu. Köprüde bir süre durup aşağıya baktılar. Arkadaşını nasıl çekip almaya hazırlanıyorduysa
Alttan bir yol ya da bir nehir mi geçiyordu yoksa hayatından, Madam Ju da onun hayati parçala-
korkunç bir uçurum mu geriniyordu, emin de- rını söküp alacaktı. İşe gitmeyip bütün gün şeh-
ğildi. Kafasını kaldırdığında arkadaşının yanında ri dolaştı böyle bir kaldırım bulmak için. Asfalt
olmadığını gördü Madam Ju. Kalbini ele geçiren yollar uzuyordu ayaklarının altında; dümdüz ve
sıkıntıyla sağa sola koşturdu ama bulamadı. Ağ- pürüzsüz. Mutlu olsa da bu histen, nefret kendini
lamaklı bir vaziyette yere çöktüğünde ellerinin hatırlatıp durdu. Derken eski fabrikanın önünde
altında hissetti soğuk Arnavut kaldırımını. İşte o asfalttan kaçan küçük bir parça buldu. Çölü aşmış
anda büyük bir nefretle takas etti korkusunu. Ve da günlerce su içememiş birinin pınara kavuş-
bu nefret o kadar büyüdü ki Madam Ju’yla ger- ması gibi çöktü yolun ortasına. Tırnaklarıyla kaza
çek dünyaya kadar geldi. kaza ortadaki taşların birkaçını söktü. Parmakları
kanadı, tırnakları kırıldı ama umurunda değildi.
Yatakta oturup hayatına giren ve şimdi her şe- Çantasına doldurdu taşları.
yin suçlusu olan Arnavut kaldırımlarını hatırladı.
Çocukluk evinin önünden bereketli bir nehir gibi Yürüdükçe öfkelendi, yürüdükçe hızlandı. Şehri
akıyordu bu kaldırımlardan biri. Karşıdan karşı- geride bıraktığında dönüp baktı arkasına. Etrafın-
ya geçerken kesiyordu yolunu hep. Biri de okul da araziden başka bir şey yoktu. Hava kararana
yolunun küçük bir bölümünü oluşturuyordu. Üze- kadar devam etti yoluna. Sonunda küçük bir da-
rinde yürümenin nasıl bir his olduğunu anımsadı. ğın eteklerinde durdu. Nefretle baktı yükseltiye
Ayakkabı tabanlarını yamultarak yerden ansızın ve cebindeki taşları çıkarıp olanca gücüyle dağa
fırlayan yumrular kâh parmaklarının altında be- fırlattı. “Taşlarını geri al!” diye bağırdı durdu sa-
liriyordu kâh topuklarında. Üzerinde yürümek o dece.
zamandan beri sinirini bozuyormuş da şimdi fark
etmişti. Madam Ju, huzur içinde evine döndüğünde yor-
gunluktan ayakta duramayacak hâldeydi. Hu-
Dostunu henüz kaybetmemişti ama rüya zihnini o zurluydu ama içten içe. Sandı ki rüyaların sonu
kadar karıştırmıştı ki onu gerçek kabul edip sahi- gelmişti. Sandı ki gerçek hayatına hiçbir şekilde
den de dostunu kaybetmiş gibi davrandı. Ve bu- sızmadı rüyaları. Sandı ki dostunu kaybetmedi.
136