Page 48 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 48
dedirten kadın, Bektaşilikle hiçbir ilgisi olmadığı mıştır. Nâzım’ın mesajı açık ve kat’idir: “Hocam
halde kaderin garip bir cilvesiyle Yahya Kemal’in olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremez-
karşısına orada çıkacaktı. Kaderin garip bir cilvesi, siniz.” Zira Nâzım, ilk âşık olduğum kadın dediği
dedim. Oysa bu, Yahya Kemal’in derbeder haya- annesi Celile Hanım’dan Freud’un Oedipus kar-
tında pek mutlu bir dönüm noktası da olabilirdi, maşasını hatırlatan bir tonda bahseder ki böyle-
eğer bunu izleyen gönül ilişkileri, biraz yukarıda si tutkun olduğu kadının ilgisini değil hocasıyla,
işaret ettiğim ruh krizleri ve kıskançlık kuruntula- babasıyla dahi paylaşması zordur:
rıyla bulanmasaydı; eğer ozan, sevgilisini olduğu
gibi görebilseydi ve ona, sıtmalı muhayyilesinde: “Annemin gençliğini çok iyi hatırlıyorum. O, âşık
olduğum ilk kadındır. Freud’u okumuşsunuzdur.
‘Kirpikleri süzgün o ihânet dolu gözler, Onun taraftarlarından değilim, birçok konuda
Rikkatle bakarken bile bir fırsatı özler.’ onunla anlaşamıyorum ama bazı mülâhazaları
doğrudur. Anneme vurulmuştum. O olağanüstü
dizeleriyle vefasız, fettan kadın kimliğini verme- bir güzelliğe sahipti.”
seydi, öyle sanıyorum ki, tatlı ve rahat bir evlilik
yaşamına kavuşacaktı.” Nâzım Hikmet - Yahya Kemal arasında cereyan
eden bu çekişmeyi yine de bir düşmanlık akdi
Yahya Kemal, Celile’nin aşkına hem kendi miza- olarak okumamak gerekir. Zira Nâzım Hikmet ka-
cı hem de içinde bulunduğu maddî ve çevresel rısı Münevver Hanım’a Moskova’dan yazdığı mek-
şartlar nedeniyle hakkıyla karşılık verememiştir. tubunda hocasının ölümünden duyduğu üzüntü-
Nasıl ki Leyla, Mecnûn’dan daha fedakâr, cefakâr; yü de şöyle tarif eder:
daha büyük bir âşıksa Celile de dedikodular kar-
şısındaki dik duruşu, aşkını sahiplenişi ile Yahya “Canım karıcığım. Dün gece radyoda dinledim:
Kemal’den daha büyük bir âşık olmayı başara- Yahya Kemal ölmüş. Büyük şair. Hocalarımdandı
bilmiştir. Nitekim Celile Hanım o sıralar halisane da, hem de çok şey öğrendiğim hocalardan. 73
niyetlerle, Yahya Kemal’le kuracağı aile yuvasının yaşındaymış. Bir hayli zaman uyuyamadım. Yahya
hazırlıklarına çoktan girişmiş bulunuyordu: “Yah- Kemal gençliğimdi biraz da. Büyük şair, usta. Telg-
ya Kemal, acaba İstanbul’un neresinde oturmak raf çekeyim dedim… Kime? Ne tuhaf şey ne garip
isterdi? Onun gibi büyük bir ozanın zevkine göre hâldeyim, Yahya Kemal’in ölümünden duyduğum
tutacağı evi nasıl dayayıp döşemek gerekirdi?” acıyı, halkıma bildirmek için telgraf çekecek adre-
Bu soruları elbet muhatabına yöneltmek, onu ha- sim yok. İşte böyle.”
yaline ortak etmek istiyordu. İşte bunun için hep
onun yollarını gözlüyordu. Yahya Kemal’e yazdığı Yahya Kemal, kimilerine göre yaptığı hatanın far-
bir mektubunda: kına varmış ve kendini cezalandırmıştır. Değil ev-
lenmek, bir ev sahibi olmayı bile reddeder. Haya-
“Bugün pazar belki gelirsin diye üç vapurunu tı otel odalarında, geçici evlerde, pansiyonlarda
pencerede bekledim. Gelmedin, mahzun oldum. geçer. Bir gün Cahit Tanyol’a şunları anlatır: “Şair,
Verdiğin konferansa gelmedim, kalabalıktır mem- büyük edip olmaktan daha öte önemli üç şey var:
nun olmazsın diye, fakat hep aklım sende idi. Çok Birincisi evlenip bir yuva kurmak, ikincisi bir ev sa-
çok göreceğim geldi. Beni niye aramadın? Sana hibi olmak, üçüncüsü bir tarafta kimseye muhtaç
gücendim canımın içi, pek göreceğim geldi. Ben olmayacak kadar parası bulunmak. Ben bunların
o günden beri yani salı gününden beri evdeyim, üçünü de yapamadım. Akşam oldu mu dostlar da-
dikiş dikiyorum. Evimiz için çalışıyorum.” diyordu. ğılır, evlerine gider. Ben şu otel odasında yalnızlığı
Üstelik Celile Hanım, Yahya Kemal’in güveylik bütün dehşetiyle duyarım. Ne şiir, ne kitap ve ne
gömleklerini bile bohçaya koymuştu. Peki karşılı- dostlarım beni bu korkunç yalnızlıktan çekip ala-
ğında ne bulmuştu? Yahya Kemal’den gelen uzun bilirler.”
bir özür mektubu. Bir mektup... Bu izdivacın ger-
çekleşmesinin kabil olmadığına dair. Boşa çıkan Dünyada ne ikbal ne servet dileyen Yahya Kemal,
aşkın gül açan, bülbül öten vaktinde yalnız bir vus-
çabalar, inkısara uğrayan hayaller, yitirilmiş, kırık
dökük bir yığın anı... lat dilemiştir. Bu vuslat vâki olsa da bâki olamamış
ve bu da aşikâr ki Yahya Kemal’in en büyük neda-
Tabii bu evliliğin önündeki tek engel Yahya Ke- metlerinden biri olmuştur. Artık Yahya Kemal’e dü-
mal’in maddî ve manevi çıkmazları değildi. Üde- şen; hazan bahçelerinde dolaşmak, bağrında Ce-
banın naklettiğine göre Yahya Kemal, Celile Ha- lile’den boşalan yere gözyaşlarını doldurmak ve o
nım’a ilgisini öğrenen, o dönem genç bir bahriyeli yaz bahçelerindeki bahtiyar günlerini hatırlayarak
olan Nâzım’dan ürkmüştür. Nâzım, yine bir ders “Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!” diye
sonrası, evlerinden çıkan hocası Yahya Kemal’in hayıflanmak olacaktır. Ta ki “âsûde bahar ülkesi”
paltosunun cebine küçük bir kâğıt parçası bırak- dediği ölüm kapısını çalana dek.
46