Page 51 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 51
Eleştiri
103 sayfalık bu kitapta Yahya Kemal merkeze zardan farklı olarak bunu itiraf edebilme yüreklili-
alınarak Türk düşünce dünyasında izler bırak- ğini gösteren bir yazardan bahsediyoruz.
mış kişiler de anlatılmış, o dönem Türk aydınının
profili çizilmiş, özellikle o dönemde çok taraftar Unutmamalı ki; daha macerasının başında, büyük
bulan Mehmet Akif’in medeniyet algısı ve Ziya insanların ayak izlerine basmak ve bunu söyleye-
Gökalp’in Türkçülük anlayışı, Yahya Kemal’inkiler- bilecek açık yürekliliğe sahip olmak, günü geldi-
le karşılaştırılarak onun diğer Türk aydınlarından ğinde o insanları da derin ayak izleri bırakacak ki-
farklılığı vurgulanmıştır. şilere dönüştürecektir. Nitekim bugün artık Beşir
Ayvazoğlu da ayak izlerine basılan edebiyatçılar-
dan biridir.
2. Biyografik Bir Roman Olarak: Bozgunda
Fetih Rüyası Bozgunda Fetih Rüyası romanına Yahya Kemal’in
ünlü “Açık Deniz” şiirinin penceresinden bakıl-
Beşir Ayvazoğlu’nun, Yahya Kemal’i anlattığı Boz-
gunda Fetih Rüyası isimli biyografik romanı, ilk ması da tesadüf değildir. Bu uzun şiirin mısrala-
defa 2001 yılında Kabalcı Yayınevi’nden çıkar. rına yüklenen anlamda hem Yahya Kemal’in hem
Daha sonra 2004 yılında gözden geçirilmiş ve Osmanlı Devleti’nin hem de romanın yazarının
genişletilmiş olarak Ötüken Neşriyat tarafından kişisel macerası gizlidir. Çünkü bu şiirde işlenen
basılan roman, 2006’dan itibaren Kapı Yayınları sonsuzluk teması, birey için de ülkeler için de
tarafından yayınlanmaya başlar. Çok ilgi gören bi- önemlidir. Kalıcı olmak, ab-ı hayatı yudumlayabil-
yografik romanın 2010 yılında, bu yazıyı yazarken mek… Orhan Pamuk, yine yukarıda sözünü ettiği-
yararlandığımız, “Cep Boyu” da basılmıştır. miz kitabının bir yerinde şöyle diyor:
Yahya Kemal’in Paris’ten döndüğü 1912 yılın- “Ölüm ve unutulma korkusu, Gılgamış’tan günü-
dan başlayıp 1922 yılına kadarki zamanı kapsa- müze bütün edebiyatın hem konusu hem de yara-
yan roman, onun şairliği ile düşünce adamlığının tıcı dürtüsü olmuştur.”(s.381)
dengesini kurarak, çift eksenli ilerleyecek şekilde
Bu biyografik romanın konusu her ne kadar Yah-
kurgulanmıştır. Paralel ilerleyen bu iki farklı ek-
ya Kemal ise de, roman boyunca onun şahsiyetini
sen, olay örgüsünün içinde zaman zaman iç içe
oluşturan, Osmanlı Devleti için de önemli olan
geçerek verildiği için zaten ayrı da düşünülemez-
olay ve cereyanların altı çizilmiş, bu yaratıcı dürtü
di. Belki de roman sanatının sihri de bu iç içe geç-
melerdeki hünerde saklıdır. de hissettirilmeye çalışılmış. Bu açıdan “Açık De-
niz” şiiri, romanda geçmişle geleceği aynı anda
Burada Orhan Pamuk’un roman üzerine söylediği gösteren, sonsuza açılan bir pencere görevi üst-
şu sözleri hatırlatmak isterim: lenmiş. Üstelik bu şiir sayesinde Yahya Kemal’in
ruhundaki medcezirleri de hissettirerek roman
“Kişisel zevklerimizi kahramanlarımız arasında karakterini bir “tip” olmaktan kurtarmak için ge-
paylaştırırız. Roman yazmanın bize verdiği mut- rekli olan gerilimi de sağlamış Ayvazoğlu.
luluklardan biri de budur.” (Manzaradan Parçalar,
İletişim yayınları, s.389). Peki, nasıl bir karakterdir Yahya Kemal?
Her ne kadar Ayvazoğlu’nun amacı; roman yaz- Romanda bize sunulanlara bakılırsa, kompleksiz
maktan ziyade Yahya Kemal gibi büyük bir şairi, bir kişilik. Sırf kabul görebilmek, bir yere ait olma
bir kurgunun içine yerleştirerek okura sunmak ihtiyacını giderebilmek adına samimi bulmadığı,
olsa bile bir roman kahramanı olarak Yahya Ke- mantığına uymayan hiçbir fikri onaylamamış. Ya-
mal’i anlatırken kendi kişilik özelliklerini de, kıyı- şadığı dönemin gelir geçer cereyanlarına kapıla-
sından köşesinden dahi olsa, kahramanına giydir- rak sonu belli olmayan maceralara atılmamış. Sa-
miş olmalı. Zaten bir yazar için yazdığı romanın vunduğu fikirler karşısında sesi bazen gür bazen
kahramanı ile bütünleşmeden inandırıcılığı yaka- cılız çıkmış, ama onaylamadığı düşünceler karşı-
layabilmek güçtür. Elbette biyografik roman, bel- sında susmamış. Hayatının daha başlarındayken
gelere ve farklı okumalara (biyografisi yazılacak Paris’e hayran, milli değerlerini küçümseyen bir
kişinin eserleri, onun hakkında daha evvel yazıl- Jön Türk olan Şekip Bey’in etkisinde kalarak Fran-
mış eserler, kişinin yaşadığı döneme ait araştırma sızca dahi bilmediği halde tek başına Paris’e kaç-
metinleri…) dayanarak yazılmalı. Yine de yazarın mış olması dışında, sonunu düşünmeden, hiçbir
hayal gücünü devreye sokmasını, romanın kahra- fevri harekette bulunmamış. Zaten bu ilk genç-
manı ile özdeşlik kurmasını da gerekli kılar. Üste- lik heyecanının etkisinden de çabucak sıyrılmış,
lik edebiyat dünyasına şiir yazarak adım atan, şiir Paris’te kaldığı dokuz yıl boyunca oradaki Jön
serüveninin daha başlarındayken Yahya Kemal’i Türklerle görüşmeye devam etse dahi fikir olarak
bir usta belleyen ve “Şiire Yahya Kemal’i taklit onlardan ayrılmış, gelecekteki şiirinin yönünü be-
ederek başladım.” sözleriyle çağdaşı pek çok ya- lirleyecek olan bir hazine avına çıkmıştır.
49