Page 54 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 54
Şiir
Mehmet ÇELİK*
sessizliğim
sen ve ben
ırmağın bir yanında
duruyordu ellerin
serin söğüt ağaçları
çevrelemişti ben böyleyim işte!
gölgeni başkalarının düşlerine
alıp bir rüyayı ekledim sessizlik eklemek
hatırana için konuşuyorum masal diyarının
oysa hafızasız bir boyuna kapısını açacak anahtarı
yalnızlığın geçirsem ucuna
kurşunî karartısından başka bir ay vurmuş sonra dönüp arkamı
bir şey belirmedi bu gece motor gürültülerine
gözlerinde akköprü kayalıklarına nepal’de konuştuğum
ben ömer’in yalancısıyım
keşişten çaldığım
oysa kendimden çıkıp orada ayın eskisi gibi sönmüş bir
durduğunu söylemişti
sen kesilmeliyim efsanenin baş kahramanına
kendisi
bu saatlerde benzeyen.
ceplerimde unuttuğum cep çakısıyla
arkadaki taşkapı açılacak
adreslerin yazıldığı kertikler çizsem
diyorlar
kartların hışırtısını ölümün duvarına
düldül çıkacak oradan
bırakıp tüccarlara
öyle demişti annem
dağlara vurmuş sonra seni unutsam
ama ben fizik tatsızlığı
güneşin birkaç nefes aralığında
katıp masalın döşemesine
yalımlarını varlığında bulduğum
gülmüştüm peki niye?
resmedecek bir huzuru ertelesem
kavuşma gününe kadar
nakkaşın ceylan derisi
at zindan ve kaya
çantasına sakladığı
üç dize gibi inse
ilhamını ödünç alacaktım ben de bilirim
bu gece düşlerime uyursam rüyama gelme
alıp her birini yeniden ihtimalin var
eğerine sonsuzluğun yorumlasam ama sensiz uyumaya
aşkını resmedecek akşam olduğunda
takatsizliğe ulaşıncaya sığdırıp kibrit cebine artık imkan mı var?
dek ceketimin bu bir şarkı sözü olur
koşacaktım peşinden. elimi attığımda çıksa diyen dostuma
gelse bir maskot
inat
gibi elime yalnızlığı henüz
kendime kuracağım
şarkılarda aramıyorum
çünkü kulağımda
bıraktığın sessizliğin
var
* Prof. Dr., Bahçeşehir Üniversitesi. Şair, Yazar.
52