Page 54 - Başak dergisi 3. sayı_Neat
P. 54

Günlerdir üzerimde olan can sıkkınlığı bir anda gitmişti. Biraz oyun oynadıktan   KAYBOLUŞ
 sonra artık oyunumuz bitmişti. Ben ve diğer bütün oyuncaklar dolapta yerimizi aldık. Şu
 an mutluydum ama birkaç gün sonra yeniden üzülebilirdim benimle oyun oynanmazsa.
 Gerçekten oyun oynamayı çok seviyorum bütün gün oyun oynayabilirim. Yine günler      Eylül Ulusoy
 geçti ve ben yavaş yavaş sıkılmaya başlamıştım artık oyun oynamak istiyordum. Dolabın      Yemyeşil dağların üzerini bembeyaz bir örtü kaplamıştı. Dağın etrafını ise sisler
 kapağı bir anda açıldı. Ve karşımda geçen gün oyun oynadığımız çocuk duruyordu. Çok   sarmıştı. Böyle günlerde neden bilmiyorum ama kıpır kıpır görünsem de belli etmesem
 sevindim tekrardan. Bu böyle birkaç gün sürdü. Ama Bengisu benimle hiç oynamıyordu   de içimi bir karamsarlık kaplar. Gökyüzüne bakınca, toz kadar da olsa bembeyaz kar
 bunun için üzgündüm. Beni artık sevmiyor muydu? Kafamda binlerce soru var artık.  tanelerinin yağdığını fark ettim. Bu minicik kar tanelerini, elime sıcak bir kahve alıp
    Bengisu benimle oynamıyordu ve artık beni sevmiyordu sanırım. Bu beni üzüyor-  izlemeyi severim. Kışı hiç sevmesem de... Dışarıyı izlerken kimilerinin uzun zamandır
 du. Artık bu evde 2 yılım dolmuştu yani bu evde 2 yıldır yaşıyorum. Bengisu benimle ara-  yağmamış olan minik kar tanelerini ağızlarına girmesi için açtığını, kimilerinin de çok
 da sırada oynuyordu. Küçük kız benimle daha çok oynuyordu. Hala meraklıyım. Bengisu   fazla birikmemiş olan karla oynadığını görürüm. Nedense benim onlar gibi canım dışarı
 benimle neden oynamıyordu. Lütfen oyuncaklarınızı sevin ve onlarla oynayın. Çünkü   çıkmak istemez. Ben yazı severim. Kışı değil. Çünkü ben deniz çocuğuyum. Off , şöyle
 onların sevmeye ve oynamaya ihtiyacı var.
                   bir sımsıcak güneş altında yumuşacık kum üstünde karşınızda masmavi deniz!. Şöyle bir
                   güneşlendiğinizi düşünsenize... Değil işte değil tam tersine karşınızda buz gibi bir hava,
                   bembeyaz bir ortam ve karşınızda ne deniz var ne kum... Etrafa boş boş bakıyorsunuz işte.
                   Bazı insanlar bundan ne anlıyor ki? Mis gibi yaz varken. Ne güzel yüzün işte, güneşlenin.
                   Aman, boş ver insanları! Bir an önce yaz gelse de kurtulsak bu soğuktan. Üşüyorum ben
                   üşüyorum. Artık yanmak istiyorum, yanmak… Koskocaman,sımsıcak beni saran güneşte
                   yanmak. ..Ahh ,keşke hiç bitmese yaz, sıcak sıcak sımsıcak yaz! Ayy, birden hayallere
                   dalmışım nerede kalmıştım? Bir anda annemin sesini duydum:
                   -Aslıııı, kızzımm haydiii hazırlan arkadaşlarınla (Mine,Ekin ve Melis)  dağa gidiyoruz.
                   Kar oynamaya…
                          AYYY ! Şimdi şaka mı bu ben neden bahsediyorum bunlar ne diyor? Çıldıraca-
                   ğım! Her zaman arkadaşlarımla buluşmayı,konuşmayı,oynamayı sevmişimdir. Ama karı
                   aslaaaa. Off, asla gitmem kar oynamaya asla! Evde kalırım daha iyi. Evde kalmayı çok
                   sevmesem de. Evde kalmayı o buz gibi sıkıcı yerde beklemeye yeğlerim. Hem kar oyna-
                   yıp ne yapacaksın? Ellerin donacak üşüyüp hasta olacaksın.
                   -Annee ben gitmesem olur mu? Siz gidin. Benim karı hiç sevmediğimi biliyorsun.Zaten
                   ödevim de çok... (bahane)
                   -Aaa, nedenmiş o Aslı Hanım? Havalar soğuduğundan beri dışarı adımını atmadın. Ödev
                   bahane olmaz.Arkadaşlarında seni bekliyor. Bak, çok eğleneceksiniz. Gittiğinde de “İyi
                   ki ısrar etmissin anneciğim.” diyeceksin. Bu arada kar o kadar kötü bir şey değil. Bunu
                   unutma. Karın nesini sevmezsin, anlamadım ne güzel bembeyaz…Neyse hızlı ol. Baban
                   birkaç atıştırmalık aldı. Yola çıkmış. Gelir şimdi. Giymen gerekenleri yatağın üstüne bı-
                   raktım. İtiraz yok. Hem yarı yıl tatilindeyiz. Hazır tatildeyken biraz birlikte vakit geçire-
                   lim. Arkadaşlarınla da…
                   Annem arkadaşlarıma mesaj atmış olmalı ki iki dakika sonra beni Mine aradı.  Mine:
                   --Yaa, kızım saçmalama. Lütfen yaa hadii bir tatil olmuş güzelce vakit geçirelim. Bili-
                   yorsun dağ yürüyüşlerini severim. Karda yürümek güzel olur. Yanımıza atıştırmalık alır
                   Ekin,Melis,sen,ben dağlarda yürürüz. Annemgil de sohbet eder. Akşama kadar güzel va-
                   kit geçirmiş oluruz. Lütfen kızz hadii . Bak, beni oraya kadar getirme! Gelirsem sürükleye
                   sürükleye götürürüm seni. Haydii ! dedi ve telefonu yüzüme kapattı ,başka çarem yoktu.
                   Zorla odaya gittim. Annem zafer kazanmışcasına arkamdan sırıtıyordu. Hayır, anlamadı-
                   ğım şey beni boş, gereksiz bir yere gitmem için neden bu kadar zorladılar ki? Offf, bu ne
                   şimdi, bu ne? Kışın dışarı çıkmanın en, en, en sevmediğim yanlarından biri de giyinmek.








                                                                                                                 53
   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59