Page 58 - Başak dergisi 3. sayı_Neat
P. 58

Ben Melis’i anlamıyorum daha yeni kahvaltı yaptık. Melis her zaman çok yiyen bir    Arayınca telefonlarının burada çaldığını görünce unuttular diye düşünüp ne de olsa çok
 insandır. Sürekli bir şey yerken görürüm ama hiç kilo aldığını görmedim. Kız sürekli yiyor.   uzaklaşmamışlardır deyip kar şiddetlenmeden kendimiz arayalım, dedik. Bayağı aradık ve
 Ama belki bizden bile zayıf. Neden anlamıyorum. Ben hiçbir şey yemediğim halde kilo alı-  gidebilecekleri yerlere kadar tek tek baktık. Herhangi bir ses veya hareket duyamayınca
 yorum. Ama o kadar da kilolu sayılmam. Ve Melis yine acıktı zaten okulda da her teneffüs   çok korktuk sesimizi duyarlar diye olağan gücümüzle bağırdık ama hiçbir faydası olmayın-
 bir şey alır. Ben onun yediklerini yesem herhalde karnım patlar.  Melis hariç kimsenin karnı   ca artan kar ve siste bizimde kaybolmamamız için geri dönmeye aramanın doğru ekipler
 acıkmamıştı.            Ekin:  tarafından gerçekleşmesine karar verdik. Şimdi arama kurtarma ekibini arıyoruz. Bir yan-
 --Hadii Meliss biraz daha dayan dayanmassan ileride acıkırsın ileride acıkırsan annemgilin   dan da hepimiz ağlıyoruz.
 oraya gitmek zorunda kalırız. Oraya gitmek zorunda kalırsak zamanımız boşa gider. Za-  Faruk Bey:
 manımız boşa giderse birlikte az vakit geçirmiş oluruz. Birlikte az vakit geçirirsek birlikte   -- Biz dağda minik bebişlerimizi kaybettik lütfen yardım edin bulunduğumuz yer: Nikfer
 anılarımız olmazz…  Kayak Merkezinin yakınında hemen konum atıyorum.
    Bu kız ne zaman konuşmaya başlasa dönüp dolaşıp aynı yere geliyor.  Melis değil   -- Tamam bekliyorum.
 Ekin zaman kaybettirir. Eğer böyle devam ederse…  Zaten Melis o kardar çok şey almıştı   Konum attıktan yaklaşık yirmi dakika sonra geldiler. Ekip dört kişiden oluşuyordu.En zayıf
 ki yani ye ye bitmez.  Neyse Melis Ekin’i dinlemeden güzelce karnını doyurduktan sonra   olanı şöyle dedi:
 etrafımızda dolana dolana sohbet etmeyi düşündük. Dolaşırken ileride yerde çıkıntılı bir   -- Telefondaki beyefendinin dediğine göre minik bebeklerinizi kaybetmişsiniz. Neden yal-
 topluluk gördüm. Çiçeğe benziyordu ama bu soğukta çiçek ne arasın çok merak ettim. Çok   nız başına bıraktınız küçücük çocukları?
 uzaklaşmamamız gerekiyordu ama fazla uzaklaşmak değildi o sadece 15- 16 metre ötedeki   Feyza Hanım:
 bir şeydi. Biraz fazla gelebilir ama bence değil çünkü artık kocaman kız olduk biraz kendi-  -- Siz onun kusuruna bakmayın. Onlar on iki yaşında dört kız.
 mize güvenmemiz gerekiyordu değil mi?  Hemen arkadaşlarıma haber verdim.  --Hıı, tamam hemen aramaya başlayalım hızlıca birkaç soru soracağım. İlk başta nereye
 -- Kızlar şuradaki şeyler nee baksanıza! Hemen bakıp gelsek. Çok merak ettim. Daha fazla   gittiklerini biliyor musunuz?
 uzaklaşmayız. Ne olurrr!  Gamze Hanım:
 Ekin :          -- Evet. Birkaç metre ötedeki şurada bir yerlerdeydiler sonra biraz kar şiddetlenince (hala
  -- Ama oraya gidersek bize kızabilirler. Kızarlarsa…  çok şiddetli) bakalım dedik ve baktığımızda yoklardı. Üüühüü üüühüü
 Derken sözünü kestim. Çünkü artık bu kadar yetmişti. Sürekli Ekin’i dinledik zaten.   -- Durun hemen telaş yapmayın bulacağız kızlarınızı. İsimleri nedir?
 -- Şeyy, bence hemen bir şey olmaz artık biz büyüdük değil mi?  Fisun Hanım (Mine ‘nin annesi):
      Mine ve Melis bana katıldı. Sonra Ekin de katılmak zorunda kaldı. İlerlerken karın   -- Aslı,Melis,Mine ve Ekin
 şiddetinin biraz daha arttığını fark ettik. İlk başta minicik toz kadar yağıyordu fark edilme-  -- Teşekkürler şimdi başlayabiliriz.
 yecek şekilde, şimdi biraz daha artmış ama bundan zarar gelmez diyerek yola devam ettik.   Dediler ve işe koyuldular.
 İlerledikçe artıyordu ama merak ettiğim topluluğa o kadar yaklaşmıştık ki geri dönmek is-  …
 temedik. Bu arada sis de artıyordu ama merakımıza yenilmek istemedik devam ettik uzak-     Uzunca bir süre karın dinmesini bekledik. Arada belki bir umut diye “İmmdaat!”
 tan gördüğüm şeylere gelince sisten ve bayağı artan kardan göremedik ama sonunda birkaç   diye bağırıyorduk. Pes etmeyelim, yola koyulalım diyorduk ama daha çok yolumuzu kay-
 dakika sonra ne olduğunu anladık daha doğrusu ben bilmiyordum ama Mine ne olduğunu   bederiz diye korkuyorduk. En iyisi oturup beklemekti. Başka çaremiz var mıydı? Yoktuuu!
 söyledi. Söylediğine göre ismi Kardelen çiçeğiymiş. Kışın karı delip çıkarmış. Bu yüzden   Belki bizi aramaya çıkarlar deyip kendimizi avutuyorduk. Ağlıyorduk. Ve üşüyorduk. Ama
 ismi kardelenmiş. Bu çiçeğin nesli tehlikedeymiş. Bu yüzden önemli bir iş yapmışız. Çün-  en azından aç değildik atıştırmalıklarla karnımızı doyuruyorduk. Yaklaşık kırk beş dakika
 kü bu çiçekler normalde koruma altındaymış. Mine araştırmayı seven bir kız olduğu için   boyunca öylesine ağlaya ağlaya bekledik. Sonra bir ses duyduk ve sese hepimiz sessizce
 böyle durumlarda hep bizi aydınlatır. Tam annemlere bulduğumuz şeyi göstermeye gide-  kulak kabarttık: Aslııı , Minee,Ekiin,Meliiis neredesiniz ?Ses verinnn!.. Yaşasın! Birileri
 cektik ki kafamızı kaldırınca birde ne görelim. Her yer pus içinde karın şiddeti öyle artmış   onları arıyordu ve bulmuşlardı. Sevinçle: Buradadayıııızzz ! diye bağırdık. Ve sisin içinde
 ki hiçbir şey görüncek gibi değil. Biranda nereye gideceğimizi şaşırdık. Ha orasıydı ha   zor önünü gören ekip sese doğru geldiler. Artık yaklaşan ayak seslerini ve pus içinde bir
 burasıydı derken şansımızı deneyip ilerlemeye devam edelim dedik. Ama ters yöne devam   kırmızılık görebiliyorduk. Hepimiz gülüyorduk kahkahalar içinde: “Buradayızz! Burada-
 etmişiz. Çünkü gittiğimiz yer tam ileride değildi kardelenlere gitmek için sağa veya sola   yızzz!” diye bağırıyorduk. Sonunda yanımıza geldiler. Bizleri annemlerin yanlarına götür-
 döndük. Ahh, şimdi tamamen kaybolmuştuk.   düler. Bir anda bizi karşılarında görünce gözyaşları dinmedi. Daha çok ağladılar. Hepimize
    Arkadaşlar hepsi benim suçumdu. Özür dilerim. Israr etmemeliydim. Ekin, sen çok   tek tek sarıldılar.  Sonrada ekibe teşekkür ettikten sonra her şey bir anda diniverdi ne kar
 haklıydın. (ağladım)  kalmıştı ne sis şakamı bu deyip hepimiz güldük. Sonra annem üzgün sesle:
         Hep bir ağızdan,“Hepimizin hatası hem sen buraya gelmek bile istememiştin.Biz iste-  -- Herhalde sende kıştan iyice nefret etmişsindir değil mi?
 dik.” dediler ve beni biraz olsun yatıştırdılar. Biz hem ağlıyor hem kendimize kızıyor hem   -- Hayır anne, tam tersine kışı artık çok seviyorum.Bu sayede nesli tükemekte olan Karde-
 de belki biri duyar diye bağırıyorduk.  len çiçeğini gördüm ve yeni tecrübeler edindim.
 …               -- Aa  aa ,nasıl yani?
    Kar hafif şiddetlendiğinde artık telefonla arayıp gelmeleri gerektiklerini düşündük.   - 1.si aslında biraz önyargılı davranmışım. 2.si artık büyüyünce anlatıp anlatıp gülebilece-
                 ğim bir anım var değil mi?







                                                                                                                 57
   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63