Page 111 - 1376
P. 111

incelenmiştir.  Katılımcıların  sürekli  kaygı  alt  ölçeğinden  ve durumluk  kaygı  alt
                        ölçeğinden  puan  ortalamalarının  yaşa  göre  anlamlı  olarak  farklılaşmadığı

                        görülmüştür.

                               Literatür  çalışmaları  incelendiğinde  yaş  olgusunun  kaygı  puanları  üzerinde
                        etkili olmadığını bildiren çalışmalar bulunmaktadır. 2007 yılında Bulut Serin, anne

                        babası boşanmış 9-13 yaş aralığında ki çocuklar ile aynı yaş grubundaki anne babası
                        birlikte yaşayan boşanmamış çocukların kaygı düzeylerini incelemiş ve her iki grupta

                        ki  çocukların  kaygı  düzeylerini  yaş  değişkeninin  etkilemediği  bulunmuştur.

                        Stefenatou  2008  yılında  Yunanistan’da  çocuk  hastalarla  duygusal  karışıklıklarının
                        kaynağını  belirleme  konusunda  yaptığı  çalışmada  yaş  ile  duygular  göstergeler

                        arasında bir ilişkinin olmadığını belirtmiştir. Clawarty ve diğerlerinin 1999 yılında
                        Amerika’da yaptıkları  çalışmada  ise  hastanede  yatan  çocukların  duygu  durumunu

                        belirlemek  için  çocuk  resim  çizimleri  incelenmiş  ve  çalışmanın  sonuçlarında  elde
                        ettikleri verilerin yaş açısından farklılaşmadığı tespit edilmiştir.

                                   Literatür  bilgileri  incelendiğinde  yaşın  kaygı  düzeyinde  etkili  olmadığı

                        bulunmuştur.  (Serin,  2016;  Stefenatou,  2008  ).  Bu  bulgular  araştırma  bulgularıyla
                        örtüşmektedir.  Yapılan  değerlendirmeler  sonucunda  çocukların  süreklilik  kaygı  ve

                        durumluk  kaygı  alt  ölçek  puanları  yaş  açısından  bir  farklılık  göstermediği

                        söylenebilir.
                                     Bu çalışmayla birlikte çocuk çizimleriyle klinik özelliklerin değerlendirildiği

                        literatüre  yeni  bir  çalışma  eklenmiştir.  Araştırmamızın  sonuçları  incelendiğinde
                        yukarıda  verilen  tüm  bulgular  göz  önüne  alınarak  resim  çizmenin  çocukluk

                        döneminde kullanılan evrensel bir  araç olduğu ve çocukların deneyimlerini, ruhsal
                        durumlarını, duygularını ifade etmede en uygun araç olarak kullanılabileceği,  çocuk

                        resimleri kullanılarak  çocukların  ruh  sağlığı  verilerinden ipuçları  elde  edebilmenin

                        mümkün  olabileceği  gösterilmiştir.  Yapılan  bu  araştırmayla  birlikte  aile  ve
                        öğretmenler  uzman  gözetimi  öncesinde  resimler  aracılığıyla  çocuğun  duygu

                        dünyasındaki öğeleri bulgularıyla ilgili ipuçları elde edebilmenin mümkün olduğunu

                        ve terapistler açısından da gelecekte psikoterapi seanslarında test ve değerlendirme
                        tekniği  olarak  kullanılabileceği  gösterilmek  istenmiştir.  Bu  çalışmayla  çocuk

                        resimleri kullanılarak uzmanlar tarafından çeşitli ölçekler kullanılmadan önce sadece
                        resimlere  bakılarak  çocukların  ruh  sağlığı  bulgularıyla  ilgili  ipuçları  elde

                        edebilmenin  mümkün  olduğunu  ve  terapistler  açısından  da  gelecekte  psikoterapi






                                                                98
   106   107   108   109   110   111   112   113   114   115   116