Page 109 - 1376
P. 109
ve daha fazla kardeşi olanlar arasında anlamlı olarak farklılaşmaktadır. İki ve üzeri
kardeşi olan öğrencilerin sürekli kaygı puan ortalamaları daha az kardeşi olan
öğrencilerin sürekli kaygı puan ortalamalarına göre anlamlı olarak düşüktür.
Ölçekten alınan sürekli kaygı puanlarında kardeş sayısına göre farklılaşma
görülmektedir. 2 ve 2’den fazla kardeşi olan çocukların sürekli kaygı puanları daha
düşüktür. Literatür çalışmalarına bakıldığında çalışmamızın bulgularını Demiriz
(2003) ‘in çalışması desteklememektedir. Araştırmamızın bulgusunu desteklemeyen
Demiriz (2003)’in çalışmasına bakıldığında, söz konusu çalışmanın örnekleminin
600 çocuk olduğu görülmüştür (Demiriz, 1997). Söz konusu çalışmanın verilerinin
analizinde çocukların durumluk – sürekli kaygı puanlarında kardeş sayısı, cinsiyet,
anne baba öğrenim düzeyi gibi değişkenlerinin çocukların sürekli kaygı puanlarında
farklılığa neden olup olmadığı araştırılmak için varyans analizi yapılmış ve
farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla bu
çalışmada örneklem sayısının daha fazla olması ve daha güçlü analizler
yapılmasından dolayı çalışmamızın bulguları literatürdeki bu çalışmayla
uyuşmamaktadır. Belki daha sonraki çalışmalarda bu analizlerle ve daha geniş bir
örneklemle derinlemesine araştırma yapılması tavsiye edilir.
Araştırmamızda 9-12 yaş aralığındaki öğrencilerin kaygı düzeylerinin
cinsiyete göre ölçekten alınan puan ortalamalarında bir farklılaşma olup olmadığı
incelenmiş ve ölçekten alınan puanlarda anlamlı bir fark bulunamamıştır. Çocukların
kaygı düzeylerinin cinsiyete göre değişiklik gösterdiğine dair bulgular literatürde
mevcuttur. Demiriz (1997), Reynolds and Richmand (1978), Girgin (1990), Özusta
(1993) çalışmalarında durumluk sürekli kaygı puan ortalamalarının kız ve erkekler
arasında farklılık gösterdiği ve kızların kaygı puanlarının erkeklerden daha yüksek
olduğu belirlenmiştir. Yapılan bazı çalışmalarda ise cinsiyet değişkenine bağlı olarak
kaygı düzeyinin değişmediği bulunmuş ve kaygı düzeylerinde anlamlı bir farklılık
tespit edilememiştir(Demiriz, 1997). Korkut’un(1992), İkiz (2000)’in, Kılınç (2012),
Karukuu’i ve arkadaşlarının (2010) yaptığı araştırmalar, araştırmamızın bulgularını
destekler niteliktedir.
Kılınç (2010)’ın 479 lise öğrencisiyle yaptığı çalışmada cinsiyetin kaygı
düzeyi üzerinde anlamlı bir farklılık göstermediği gözlemlenmiştir. Cinsiyet
değişkenine bağlı olarak kaygı düzeyinde anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir.
96