Page 16 - 09153309_okumakulturu_kulturveedebiyatbulteni
P. 16

KÖKLERİN İZİNDE: AHİLİK KÜLTÜRÜ / VESSELAM GAZETESİ ÖZEL SAYI  3            AHİLİK KÜLTÜRÜ







                                     Ahilikte Sosyal Faaliyetler:  Yâren Sohbetleri



        Bu  sohbetler,  genellikle  uzun  kış  gecelerinde  yapılan  ve  Yaren sohbetlerinin yapıldığı odalar, bugün köylerde de
        Ahilerin  en  önemli  sohbetlerinden  biridir.  Her  yıl  Kasım  sıkça  olmasa  da  rastladığımız  Selçuklu  Devleti
        ayında sohbet için gerekli olan hazırlıklar yapılırdı. Sohbet  zamanında kurulmaya başlanan ve Osmanlı döneminde
        düzenlemek isteyen ve aynı yaşta olan 7-8 genç toplanarak,  de  yapımı  süren,  yolculara  ve  misafirlere  bedava
        sevip  saydıkları  ve  maddi  durumları  daha  iyi  olanlar  yiyecek, içecek ve yatacak yer temin eden konuk evleri
        arasından iki kişi seçerdi. Bu ikisi arasında da yaşça büyük  haline dönüşmüştür.
        olan  “yârenbaşı”  diğeri  ise  “yâren  kâhyası”  olurdu. Bunlar
        belirlendikten sonra toplantıya katılacak 20-25 kişilik üyelere  Ahiler  yalnız  şehir  ve  kasabalardaki  esnaf  ve
        duyurulurdu.  Boş  zamanlarda  çeşitli  sosyal  faaliyetler  sanatkârları eğitip yetiştirmekle kalmamış Anadolu’nun
        yürüten  yâren  grupları,  genellikle  üç  aylık  bir  zaman  en ücra köşelerine kadar uzanmıştı. Anadolu köylerinin
        diliminden sonra dağılır ve yerine yeni gruplar oluşturulurdu.  pek  çoğunda  kırk  elli  yıl  öncesine  kadar   “yaran
                                                                odası” ve “misafir  odası” adı  altında  misafirhaneler
        Yâren sohbetlerinin oluşturduğu meclisler; insan yetiştirme,  vardı.  Kıraathaneler  de  Ahi  kültürünün  bir  parçası
        insanı  hayata  hazırlama,  sosyal  yardımlaşmayı  ve  sosyal  olmasına  rağmen,  zamanla  kahvehanelere  dönüşmüş;
        düzeni sağlama, halk musikisi, halk mutfağı, halk tiyatrosu,  kahve   kültürünün   hızla   çoğalmasıyla   birlikte,
        halk  edebiyatı  gibi  milli  kültür  ürünlerini  yaşatma  ve  yeni  yüzyıllarca  ahlâkî  sosyal  bir  görev  yapmış  olan  bu
        kuşaklara aktarma görevlerini yüzyıllardır yerine getirmiştir.  kurum da yavaş yavaş kendiliğinden ortadan kalkmaya
        Yâren kültürü içerisinde, dinî, ahlâkî ve toplumsal nizamların  başlamıştır.
        tamamı  yoğrularak  her  bir  bireye,  dolayısıyla  “yaren”e
        öğretilmektedir. Yâren, çok boyutlu bir kültür simgesi olarak;  İbn-i  Batuta’nın  övgü  ile  bahsettiği,  mükemmelliğini
        dinlenme, eğlenme, yardımlaşma, eğitim, sosyal dayanışma,  anlata anlata bitiremediği “Konuk odalarının” her türlü
        güzel sanatları (musiki, edebiyat, halk oyunları) öğretme ve  ihtiyacı  ekonomik  durumu  iyi  olan  aileler  tarafından
        sevdirme  gibi  işlevleri  yerine  getirmektedir.  Her  yönüyle  gönüllü  olarak  karşılanırdı.  Köye  gelen  misafirlerin
        kurumda  demokratik  bir  işleyiş  hâkimdir.  Eşitlik,  eşit  oy  yeme,  içme,  konaklama,  gibi  her  türlü  hizmetleri
        hakkı,   seçim   sistemi   gibi   uygulamalar,   kurumun  buralarda ücretsiz bir şekilde karşılanırdı.
        demokratikliğini ortaya koyar niteliktedir. Yâren ayrıca, Türk
        adet  ve  geleneklerinin  birçoğunu  içerisinde  barındıran  bir  Yaran  odaları  da,  tıpkı  Ahi  ocakları  gibi  eğitimin
        kurumdur.                                               gelişmesine  ve  insanlar  arasında  yardımlaşma  ve
                                                                dayanışma  duygusunun  yerleşmesine  önemli  katkılar
        Mecliste sohbetlerde otururken en yaşlıdan en gence kadar bir  sağlamıştır.  Özellikle  uzun  kış  gecelerinde,  yapılan
        sıralama yapılırdı. Bu sebeple yaşlılar, yârenbaşının etrafında  toplantılarda köyün ve köylünün sorunları konuşulduğu
        bulunurlar,  en  gençler  ise  en  aşağı  kısımda  otururlardı.  gibi,  dini  ve  milli  kitaplar  okunur,  meslekî  ve  ahlâkî
        Yârenler,  sohbetin  bütün  adap  ve  erkânına  itaat  etmekle  konuda  sohbetler  edilirdi.  Okula  gidecek  öğrencinin,
        sorumlu  olduğu  gibi,  kuralların  gereklerini  yerine  askere gidecek gencin, evlenecek kişinin problemleri bu
        getirmeyenleri  cezalandırmak  da  yârenbaşının  göreviydi.  odalarda masaya yatırılır ve çözülürdü.
        Verilecek cezalar, suçun ağırlığına göre değişirdi ve en ağır
        ceza sohbetten çıkarmaktı. Yaşa bağlı saygı dışında yaşlıların  İbn-i Batuta Ahilerin  toplumla ilgili misyonlarını izah
        diğerlerinden  bir  farkı  bulunmazdı.    Ancak  şunu  da  ederken  “Bunlar  Anadolu’ya  yerleşmiş  bulunan
        belirtmemiz  gerekir  ki  yaşa  göre  saygı  göstermek  sadece  Türkmenlerin  yaşadıkları  her  yerde,  şehir,  kasaba
        yâren  meclisi  sohbetlerinin  gösterdiği  bir  tutum  değildir.  ve  köylerde  bulunmaktadırlar.  Memleketlerine
        Günümüzde  bizim  toplumumuzun  çoğunda  görülen  bir  gelen  yabancıları  karşılama,  onlarla  ilgilenme,
        durumdur. Gerek kendi ailemizde gerekse de toplumumuzun  yiyeceklerini,  içeceklerini,  yatacaklarını  sağlama,
        genel bir kesiminde, büyük var iken küçük gidip başköşede  ihtiyaçlarım giderme, onları uğursuz ve edepsizlerin
        oturmaz ve bu durum büyük bir saygısızlık olarak algılanırdı.  ellerinden  kurtarma gibi  konularda bunların eş ve
        Misafir odalarında ve misafir geldiğinde bu hassasiyetin daha  örneklerine  dünyanın  hiç  bir  yerinde  rastlamak
        fazla  uygulandığı  görülmektedir.  Sadece  yâren  meclisleri  mümkün değildir” tespitinde bulunmuştur.
        bunu daha sıkı tutmuştur.



                                                                                                       SAYFA 16


                                                   Karşıyaka Hacı Fatma Bodur Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Tarih Bülteni
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21