Page 249 - 014 IMAN VE KUFUR MUVAZENELERI YENI.indd
P. 249
LEMEAT 249
Serpilmiş olan niam, rahmetin semerâtı, her ni'metin altında bir
yed-i muhsin görür, şükrân ile öptürür.
Bunu da inkâr etmem; medeniyette vardır mehâsin-i kesîre.. lâkin,
onlar değildir ne Nasrâniyet malı, ne Avrupa icâdı.
Ne şu asrın san'atı, belki umum malıdır. Telâhuk-u efkârdan,
semâvî şerâyi'den, hem hâcât-ı fıtrîden, hususan şer'-i Ahmedî
İslâmî inkılâbdan neş'et eden bir maldır; kimse temellük etmez.
Misâlîler meclisi, o meclisin reisi tekrar sordu, hem dedi:
“ Musîbet olur her dem hıyânet neticesi. Mükâfâtın sebebi, ey şu
asrın adamı! Kader bir sille vurdu, kazâya da çarptırdı.
Hangi ef'âlinizle kazâya, hem kadere şöyle fetvâ verdiniz ki, kazâ-i
İlâhî musîbetle hükmetti, sizleri hırpaladı?
Hatâ-yı ekseriyet olur sebeb dâima musîbet-i âmmeye. ” Dedim:
Beşerin dalâlet-i fikrîsi, Nemrûdâne inâdı,
Fir'avunâne gururu şişti şişti zeminde, yetişti semâvâta. Hem de
dokundu hassas sırr-ı hilkate. Semâvâttan indirdi;
Tûfân, tâun misâli, şu harbin zelzelesi; gâvura yapıştırdı semâvî
bir silleyi. Demek ki şu musîbet, bütün beşer musîbetiydi.
Nev'en umuma şâmil, bir müşterek sebebi, maddiyûnluktan gelen
dalâlet-i fikrîydi. Hürriyet-i hayvanî, hevânın istibdâdı...
Hissemizin sebebi, erkân-ı İslâmî’de ihmal ve terkimizdi. Zîra
Hàlık-ı Teâlâ yirmidört saatten bir saati istedi.
Beş vakit namaz için yalnız o saati, bizden yine bizim için emret-
ti, hem istedi. Tenbellikle terkettik, gafletle ihmal oldu.
Şöyle de ceza gördük: Beş senede, yirmidört saatte dâima ta'lim ve
meşakkatle tahrîk ve koşturmakla bir nev'i namaz kıldırdı.